Kıpırdıyor olmalılar. | Open Subtitles | يجب أن تكون تتلوى. |
- Kıpırdıyor. | Open Subtitles | -إنها تتلوى . |
kıvranıyor, adeta savaşıyordu benimle. | Open Subtitles | وكانت تتلوى وتقاتل وأخيراً أمسكت بها بالخطاف |
İran, 5000 yaşındaki eşim, Behram'ı bile bağrına bastı ve Behram'ın askerlerinin çizmeleri altında acıdan ve zevkten kıvranıyor. | Open Subtitles | إيران ، سيدة بعمر 5000 سنة يغزوها (بهرام). و تتلوى من الألم و السرور تحت أفخاذ جنوده. |
Onu bize çiğ ver ve kıpır kıpır. | Open Subtitles | دعها كما هي, تتلوى وأنت أحتفظ بالرقائق |
Böyle kıpır kıpır hareket ederken sokmak zor oluyor. | Open Subtitles | من الصعب الضرب عندما تتلوى هكذا |
Babamı ne kadar mutlu edeceğini bırak, bir de seni kıskançlık içinde kıvranırken göreceğim. | Open Subtitles | بالإضافة لسعادتي وأنا أراك تتلوى في غيرتك |
Frasier, onu benden iyi tanıyorsun. Kıskançlıktan kıvranırken böyle mi görünüyor? | Open Subtitles | فريزر " انت تعرفها أكثر مني " هل هكذا تبدوا عندما تتلوى من الحسد ؟ |
Ari, önümde kıvrandığını görmek bana nasıl zevk veriyor bilemezsin. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أوصف لك مدى بهجتي برؤيتك تتلوى |
Fazla kıvranıyor. | Open Subtitles | إنها تتلوى كثيراً |
Onu bize çiğ ver ve kıpır kıpır. | Open Subtitles | أعطها لنا نيئة تتلوى |
Sırf kıvrandığını görmek için adını söylemeyi seviyorum. | Open Subtitles | أحب نطلق اسمها لأراك تتلوى من الألم. |