böylece çağırdığım gazeteciler resimlerinizi çekebilirler. | Open Subtitles | لكي تتمكّن الصحافة التي أعلمتها من جعل صورتك تغطي كل النشرات الإخبارية. |
Ne sorunum olduğunu bulmak, kafamı tamir etmek ve böylece defterinden beni silmek istiyorsun. | Open Subtitles | تريد أن تعرفني على حقيقتي تُصلح رأسي لكي تتمكّن من تمحيني من دفترك |
Kurtulmanı istedim. böylece bu lanet adaya asla gelmemiş olacaktın. | Open Subtitles | أردتُ فعلها حتى لا تتمكّن أبداً من المجيء لهذه الجزيرة اللعينة |
17 kusursuz yıldan sonra kıza soruları vermemi istedi. böylece küçük aşüfte tacı takacaktı. | Open Subtitles | لـ17 عاماً بلا شائبة، ويريدني أن أعطيها الإجابات بحيث تتمكّن من إرتداء التاج؟ |
Sonrasından bahsediyorum biliyorsun böylece görevin bitince de iyilik için savaşmaya devam edebilirsin. | Open Subtitles | أنا أتحدّث عن وقتٍ لاحق، حتى تتمكّن من مواصلة، القتال من أجل قضيّة نبيلة بعد إنتهاء ولايتك. |
böylece tutuklamanın tüm övgülerini siz mi alacaksınız? | Open Subtitles | حتّى تتمكّن من أخذ الفضل بشأن القبض عليه؟ |
Eğer bunu yaparsan, adını temize çıkarırım böylece masumlara yardım etmek için geri gidebilirsin. | Open Subtitles | إن فعلت، سأبرّئ ساحتك حتى تتمكّن من العودة إلى مساعدة الأبرياء |
böylece kocamın son gayrimenkulünü satabilesin diye mi? Hayır! | Open Subtitles | لكي تتمكّن من بيع كل ما تبقى لي من ممتلكات زوجي ؟ |
Ona iki kimyasal madde verdim bir tane daha almaya hazırlanıyordum böylece milyonlarca hayatı kurtarabilecekti. | Open Subtitles | الآن، لقد أعطيتها مادتين كيميائيتين، وكنتُ سأعطيها مادة أخرى حتى تتمكّن من إنقاذ الملايين. |
Bağlantı noktasına geçici olarak girebilmen için, neler yapabilirim bakacağım. böylece Jana'dan haber alabilirsin. | Open Subtitles | وسأرى بشأن إعادة صلاحيّاتك للبوّابة مؤقّتًا لكي تتمكّن من التطمّن على جانا. |
Otel projesini durdurmamı istiyorsun, böylece dükkan sende kalabilecek. | Open Subtitles | تُريدني أن أُوقف إنشاء الفندق لكي تتمكّن من الحفاظ على المتجر. |
Toplantının sonunda şöyle dedi; bak, bu işe yaramayacak, paranı bir daha geri alamayacaksın. Ama benim kuruluşlarım 500,000 dolar verecek, böylece fikri test edebilirsin. | TED | ففي نهاية الجلسة قال : أنظر، لن ينجح هذا الأمر، ولن تتمكّن من إسترجاع أموالك. ولكن مؤسّستي ستضع على ذمّتك 500.000 دولار حتى تتمكّن من تجريب هذه الفكرة. |
Ailen sana harçlıklarını düşürürler, ama sana benzin kartı verirler sen de böylece arabanının benzinini doldurabilirsin. | Open Subtitles | -يضعك والديك على مصروف صارم ، لكنّهم يعطونك بطاقة البنزين حتى تتمكّن من تعبئة سيّارتك. |
Bir köpeğin tek başına baş edemeyeceği bir antilobu al aşağı ediyorlar böylece beraber çalışıp birbirlerine yardım ederek bunun gibi büyük hayvanları devirebiliyorlar. | Open Subtitles | إنها تطارد النوّ الذي لا يقوى الفرد منها على الإطاحة به لذا بالعمل معًا و مساعدة بعضها البعض تتمكّن من الإجهاز على حيوانات كبيرة كهذه |
Derlerine çalışman lazım, böylece | Open Subtitles | الآن استمر في تعلّم ما في الكتب حتى تتمكّن... |
böylece tabloları değiştirebildiniz. Özür dilerim. | Open Subtitles | للسماح لك بدخول شقّة (جيرمي) حتى تتمكّن من تبديل اللوحة. |
böylece görevinizi tamamlarsınız. | Open Subtitles | حتّى تتمكّن من إكمال مهمّتك. |
böylece görevinizi tamamlarsınız. | Open Subtitles | حتّى تتمكّن من إكمال مهمّتك. |
Hepsi blöftü, böylece Kizzy seni bulmalarında yardımcı olacaktı. | Open Subtitles | لقد كان الأمرُ محضَ هراءٍ وحسب، كي تتمكّن (كِزي) من مساعدتنا بايجادكَ. |
Karısı için yas tutan Jason'ı hedef almışlar, böylece kasaya girebilmişler. | Open Subtitles | هي إستهدفت (جايسون)، الذي هو حزين على زوجته حتى تتمكّن من الحصول على إذن لدخول الخزنة. |