Birleşik Devletlerin dahil olmasını istemiyorum. | Open Subtitles | حسناً، أنا لا أريد للولايات المتحدة أن تتورط في ذلك |
- Ray... Buna bulaşmak istemezsin. Bu senin boyunu aşar. | Open Subtitles | راي , لا تريد أن تتورط بالامر أنت لست كفء لهذا |
Çoğu insan kötülüğe karşı eylemsizlikle suçludur, çünkü annemiz dedi ki "karışma. Kendi işine bak." | TED | غالبية الناس مذنبون بارتكاب شر التخاذل، وذلك لأن والدتك قد قالت لك، "لا تتورط في هذا، عليك أن تهتم بما يخصك فقط." |
Gözünü açık tut ama bulaşma. | Open Subtitles | أنت تعيش فى الشقة المجاورة لها أبق عينك مفتوحة و لكن لا تتورط |
Senin bulaşmanı istemediğimi söyledim. | Open Subtitles | . انا أخبرتك أنى لا أريدك ان تتورط فى هذا |
Başın belaya girmeden ver o silahı. | Open Subtitles | و الان أعطنى ذلك المسدس قبل أن تتورط فى المتاعب |
Konu sen olduğunda, karışmak isteyecektir. | Open Subtitles | عندما يتعلق الأمر لكم, فهي تريد أن تتورط |
Evet, ama dikkatli ol. Onları becer ve bırak. karıştırma. | Open Subtitles | نعم ، لكن كن حذراً إذا حصلت أي مشكلة ، لا تتورط فيها و أهرب |
Arkadaşınız o adamla olan defterini kapatmak istiyorsa işe daha da karışmadan bunu derhâl yapmalı. | Open Subtitles | ولكنى اقترح, لو ان صديقتك هذه تريد قطع علاقتها بهذا الرجل يجب ان تفعله الآن قبل ان تتورط أكثر |
Her şeyi seni bunlara bulaştırmak istemediğim için yaptım. | Open Subtitles | كل هذا لأنني لم أكن أريدك أن تتورط في أي من هذا |
Sence Hükümet bu işe dahil olur mu geçen seferki gibi? | Open Subtitles | هل تعتقد ان الحكومة سوف تتورط , مثلما فعلوا المرة الاخيرة ؟ |
Ben Fiona'ya bu işe dahil olmayacağı yolunda söz verdim. | Open Subtitles | لقد وعدت فيونا انني لن أدعها تتورط في هذا |
Bu işe bulaşmak istememeni anlayabiliyorum, ancak Cecilia'yı düşünmeden edemiyorum. | Open Subtitles | استطيعانافهماذا كنت ... لا نريد ان تتورط, لكن لايمكنان اتوقفعنالتفكيرفيسيسيليا. |
Ama açıkçası bulaşmak istemeyeceğin bir şeye bulaşmadan önce sana onun içinde bulunduğu beladan kendini çekmen için sana bir fırsat veriyorum. | Open Subtitles | لكنني سأمنحك هذه الفرصة لتخليص نفسك من مأزقه قبل أن تتورط بشيء بصراحة تامة لا تريد التورط فيه |
Bir daha, herhangi bir şekilde polisiye bir olaya karışma. | Open Subtitles | لا تتورط مع البوليس ثانية بأى حال |
Bu insanlara bulaşma. Sana söylüyorum. | Open Subtitles | لا تتورط مع هؤلاء الناس ها انا اخبرك بذلك |
Babanla ben, senin de onun sorunlarına bulaşmanı istemiyoruz. | Open Subtitles | أنا ووالدك لا نريدك أن تتورط في المشاكل |
Daha da belaya batmadan... mantıklı düşün Shanghai. | Open Subtitles | فكر بعقل يا شنغهاى قبل أن تتورط فى متاعب كثيرة |
Onları bulaştırmak istemedin ve sonra biri itiraf edince karışmak istiyorsun | Open Subtitles | أول من تغادر ثم تعترف أتريد أن تتورط ؟ |
Aynı dediğin gibi. Hissiz kal, duygularını karıştırma. | Open Subtitles | انها كما كنت تقول ابقي محايد و لا تتورط |
Hiçbir şekilde işe karışmadan önce Saray'da olacakları görmek isterim. | Open Subtitles | فما استقاموا لكم فاستقيموا لنرى ما يحدث في البيت قبل أن تتورط في أي شكل من الأشكال |
Ağırlık kaldırır, kağıt oynar, başını derde sokarsın. | Open Subtitles | توصل المخدرات او تلعب القمار او تتورط في المشكلات |
İşte bu yüzden senin buna karışmanı istemedim ama bunu düzeltebiliriz. - Kitty'nin istekleri nelerdi? | Open Subtitles | لهذا لم أردك أن تتورط ولكن يمكننا إصلاح ذلك |
Senin karışmaman daha iyi. | Open Subtitles | يجب أن لا تتورط |
Onlara bakmasının karşılığı herhâlde ama asıl öğrenmen gereken d'Artagnan bulaşmamak. | Open Subtitles | ربما يتقاضى ثمن رعايتهم " لكن أمر واحد عليك معرفته " دارتانيان لا تتورط بشيء |