Bir süre tartıştılar, ejderha birkaç prenses daha yedi ve sonunda karar verdiler. | TED | تجادلوا لمدة، والتنين قد أكل المزيد من الأميرات، ومن ثم اتفقوا أخيرا. |
Tabancalı adam ona yapmamasını söyledi, tartıştılar. | Open Subtitles | الرجل المسلح أخبرَ بأنّ لا يفعل وبعد ذلك تجادلوا. |
Bir süre, yere düşen zarla ilgili ne yapacaklarını tartıştılar. | Open Subtitles | وقد تجادلوا ماذا يفعلون بالقطعة |
İkisi bütün gece tartıştı | Open Subtitles | حيث تجادلوا طوال اللّيل بالنسبة إلى الذي كان له الحقّ |
Sabah akşam kavga etmişler, tartışmışlar çünkü satıcı devin tamamını kendine istiyormuş. | Open Subtitles | و تقاتلوا و تجادلوا صباحاً و ليلاً لأن رجل المبيعات أراد العملاق لنفسه فقط |
Bütün tanıdıklarını, kimlere borçlu olduklarını, kimlerle tartıştıklarını da. | Open Subtitles | اريد ان اعرف كل أقاربهم كل من يدينون له بالمال كل من تجادلوا معه |
- Kesinlikle. Aklı başında insanlar kararı tartışırlar. | Open Subtitles | والأشخاص العقلاء تجادلوا في تلك المسالة |
Maurice geçen gece Tye'a dokunmadı bile. tartıştılar ve... | Open Subtitles | ...موريس لم يلمس تاي الليلة الماضية , أنهم تجادلوا و |
"Uzunca süre, şiddetlice tartıştılar ve şimdi bile tartıştıklarını duyuyorum. | Open Subtitles | "تجادلوا في الأمر طويلاً" "وناقشوا الأمر بقوة" "وأسمع أنهم ما زالوا يناقشون الأمر الآن" |
Beni aramaya gitti. tartıştılar. | Open Subtitles | ذهب هناك للبحث عني تجادلوا هو وهى... |
Ne hakkında tartıştılar ? | Open Subtitles | ماذا تجادلوا بشأن؟ |
Görüştüler, tartıştılar, kavga ettiler. | Open Subtitles | إلتقوا، تجادلوا ثم تشاجروا |
tartıştılar. | Open Subtitles | تجادلوا |
Yani komşunuz tartıştı, gülüşü ve postalarını sizin almanızı istedi? | Open Subtitles | إذا جيرانكم , تجادلوا , ابتسموا , وطلبوا منكم أن تأخذوا بريدهم؟ |
Antik Yunanlılardan günümüze kadar filozoflar ve akademisyenler insanın esasen mantıklı olduğunu tartıştı. | Open Subtitles | من أيام اليونان القديمة حتىعصرناهذا... الفلاسفة والمعلمين تجادلوا بأن الإنسان عقلانى. |
Para için tartışmışlar. | Open Subtitles | تجادلوا بشأن النقود. |
Vanessa'nın öngörüsü hakkında tartıştıklarını iddia ediyor. | Open Subtitles | لقد إعترفت أنهم قد تجادلوا بخصوص هواجس فانيسا |
Yapmış olabilir. tartıştıklarını kabul etti. | Open Subtitles | ذلك ممكن لقد أعترف بأنهم تجادلوا مع بعض |
Böylece Ed ve Jesse yolda tartışırlar. | Open Subtitles | .. لذا (إد) و (جيسي) تجادلوا في الطريق |
Ve çünkü Donwell'de kavga etmişler. | Open Subtitles | ولانهم تجادلوا في دونويل رأيت |