Yaranın etrafındaki noktalanma vurulduğunu gösteriyor ama göğüs boşluğunda mermi yolu yok. | Open Subtitles | التنقيط حول الجرح يقول بأنه أصيب بعيار لكن لا يوجد إسقاط في تجويف الصدر |
İki kurşunu, göğüs boşluğunda burada ve burada görebilirsiniz, ama bu... | Open Subtitles | يمكنك ان ترى الرصاصتين في تجويف الصدر هناو هنا،لكنهذا ... |
Bulduğumuz ilk cesedin Göğüs boşluğu üzerindeki göğüs kemiğinde; dördüncü, beşinci ve altınca kaburga kemiklerinde ağır travmalar var. | Open Subtitles | تجويف الصدر للجثة الأولى التي وجدناها تُظهر جرح هائل بعظمة القص و الأضلاع القصية الرابعة و الخامسة و السادسة |
- Göğüs boşluğu dolmuş. | Open Subtitles | تجويف الصدر مملوء جدّاً |
göğüs boşluğuna bir çeşit tüp yerleştiriyor ve kalp kasını çıkarıyor. | Open Subtitles | أدخل أنبوباً من نوعٍ ما في تجويف الصدر و أستخرج القلب |
Çünkü o boruyu Sanchez'in göğüs boşluğuna sokacaksınız. | Open Subtitles | لأنك إدراج ستعمل أن أنبوب إلى تجويف الصدر سانشيز. |
- Göğüs boşluğu. | Open Subtitles | تجويف الصدر |
Mikroskobik inceleme... kitlelerin onun göğüs boşluğuna ve hatta... böbreklerine yayıldığını gösteriyor. | Open Subtitles | كشف الفحص المجهري أن الأورام انتشرت إلى تجويف الصدر وحتى كليتاها |
Her şey mükemmel gibi ta ki göğüs boşluğuna gelene kadar. | Open Subtitles | كل شيء يبدو بخير تماما حتى... نحن نتحرك في منطقة تجويف الصدر. هناك. |
Burada göğüs boşluğuna bakmak. | Open Subtitles | هنا، أن ننظر في تجويف الصدر. |