24 saat gözetim altında tutulacaksın ve bu evi terkedemeyeceksin. | Open Subtitles | سيتم وضعكِ 24 ساعة تحت المراقبة ولن تغادرى هذا المكان |
Söylediklerimiz ya da yaptıklarımız ne kadar kişisel olursa olsun gözetim altında olmak kariyerimizin geri kalanında resmi belgede yer alacak. | Open Subtitles | لا يهم كم كان شخصياً ما فعلناه أو قُلناه حين كنا تحت المراقبة سيصبح داخل النصوص الرسمية للأبد لباقي حياتنا المهنيّة |
Belli başlı bütün limanlar ve havaalanları gözetim altında olacak. | Open Subtitles | كل الموانئ والمطارات الرئيسية تحت المراقبة |
24 saat gözlem altında tutulacaksın ve bu evden ayrılmayacaksın. | Open Subtitles | سيتم وضعكِ 24 ساعة تحت المراقبة ولن تغادري هذا المكان |
Yani hala varsın, şartlı tahliye ve dans görevi ile. | Open Subtitles | لذا لقد عدتِ، لكن تحت المراقبة وواجب غسل ملابس الرقص. |
Şapeli acilen gözetim altına alacağım. | Open Subtitles | سوف أضع تلك الكنيسة تحت المراقبة الفورية. |
Kirkland gözetim altında serbest bırakılacağımı söylemişti. | Open Subtitles | السيد كيركلاند قال أنني سأخرج بعد وضعي تحت المراقبة. |
Jeanne, sevgilim, çok yakında gözetim altında olacaksın, ve konuşamayacağız. | Open Subtitles | جين، حبيبي، ستكونين تحت المراقبة في وقت قريب جدا لذا فإننا سوف لن نكون قادرين على التواصل |
Evimi gözetim altında tutacaktır. Ama bu sefer sert kayaya tosladı. | Open Subtitles | سيبقي بيتي تحت المراقبة لكنه يعبث مع الرجل الخطأ |
Önemsiz bir kalp krizi geçirmiş. Şu anda gözetim altında. | Open Subtitles | اصيب بنوبة قلبية خفيفة وهو تحت المراقبة الطبية. |
gözetim altında olduğumdan atılırım. | Open Subtitles | طبعاً سيتمّ طردي، فأنا تحت المراقبة بالأصل. |
Vogelsang'ı gözetim altında tutuyoruz. | Open Subtitles | لقد وضعنا فوجلسانج تحت المراقبة الروتينية |
(2) Personel, programa uygunluklarının belirlenmesi için gözlem altında tutulacaktır. | Open Subtitles | بروتكولات المجندين: المجندون سيتم وضعهم تحت المراقبة لتحديد قابليتهم للبرنامج |
Nathan'ın birkaç test yapması gerek. Tom'u da gözlem altında tutacağız. | Open Subtitles | ناثان يحتاج الى اجرا ء بعض التجارب ، لذا سنقوم بابقاءه تحت المراقبة. |
Birkaç sene önce şartlı tahliye edilen o harika beysbolcuyu hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكر لاعب البيسبول ، الذي وضع تحت المراقبة منذ عامين ؟ |
Bir balık parçası uygun besinler onaylanır. Ama şartlı tahliye raporu onaylanamaz. | Open Subtitles | ان الطعام اللذيذ مباح شرعا ولكن ليس تقرير تحت المراقبة |
Derhal Joss Beaumont'un karısını gözetim altına alın. | Open Subtitles | ضع زوجة جوس بومون تحت المراقبة على الفور |
Benim kaldığım yer izleniyor. Sizde daha derin konuşalım. | Open Subtitles | منازلي تحت المراقبة سنتحدث أكثر في منزلك |
Sanırım iki yıl önce Büro onu gözaltına altına almıştı. | Open Subtitles | أظن أن المكتب وضعه تحت المراقبة منذ سنتين |
Mekânı kontrol altında tutacağımızı biliyor. | Open Subtitles | هو يعلم بأننا سنقوم بوضع هذا المكان تحت المراقبة هو يعلم أنك تفعل ذلك وفقا لكتاب التعليمات |
Onu bütün gece müşahede altında tutun. İşte telefon numaram. | Open Subtitles | أعتقد أنه يجب أن تبقيها تحت المراقبة هذا رقم هاتفي |
göz altına alınana kadar, tatiline devam et. | Open Subtitles | الذهاب في إجازة ، الرحيل تحت المراقبة القضائية |
Katili uçağın izlendiğini biliyordu. | Open Subtitles | القاتل علم أن الطائرة كانت تحت المراقبة. |
Hadi yürü. Gözetim altındayım ben. | Open Subtitles | لازلت تحت المراقبة النفسية لايمكنني الذهاب |
Ancak eğer ben gözetim altındayken, yeni olaylar olur ve Kira suçluları cezalandırırsa... | Open Subtitles | و لكن إن ارتكبت جرائم وأنا تحت المراقبة وعاقب كيرا المجرمين |
Burayı uydudan izliyorlar. | Open Subtitles | هو يحصل على المنطقة تحت المراقبة. |
Her zaman izleniyorduk. | Open Subtitles | كنّا تحت المراقبة طوال الوقت. |
Bölgedeki tüm telefon aramaları takip altında. | Open Subtitles | كل إشارات الهواتف النقالة في هذه المنطقة تحت المراقبة |