"تحرر" - Translation from Arabic to Turkish

• serbest
• özgür
• kurtarmak
• kurtuldu
• özgürlüğü
• kurtarıyor
• özgürleştirir

Gaz serbest kalınca, Eric'in dışkısının parçalarıyla birlikte bir yolculuğa çıktı.
عندما يتم تحرر الغاز، يحمل معه جزيئات صغيرة من براز إيرك

Bharti bu günlük klişeyi, onun deyimiyle, muhteşem parçalara ayırarak serbest bırakmaya çalışmaktadır.
وتحاول بهارتي أن تحرر ذلك عبر الكليشية يومياً على حد تعبيرها, من خلال تحويله إلى مشهد رائع.

Bence senin sihirli güçlerinle birlikte... bu savaşçıyı serbest bırakabilirsin.
أتضح لى انه يمكنك بإستخدام قوتك السحرية أن تحرر المقاتل الموجود بداخله

Zihnini özgür kılabilmek için önce ayaklarını özgür kılmalısın, Lyn.
يجب أن تحرر قدمك قبل أن تحرر عقلك أثناء الرقص

Hepimizin hayalleri vardır. Benimki Tibet'i özgür bırakmak. Bu çok harika olurdu.
"كلنّا لدينا أحلامنا، فحلمي أن تحرر "التبت - سيكون هذا عظيماً -

Kemikleri kendini kurtarmak için çaba sarfettiği için kırıldı yani?
لقد انكسرت عظامها لأنها كانت تحاول جاهدةً أن تحرر نفسها؟

Mm-hm. Artık tekerlekli sandalyeden kurtuldu ve tüm erkekler aldatır.
لقد تحرر من الكرسي المتحرك الآن والرجال يخونون

Bekar ve güzel olmak haftasonları serbest olmaktır.
يجري واحد ورائع تحرر أيضا واحدة و تضمينه في عطلة نهاية الأسبوع.

Tamam. Pike serbest kaldı. Bir silah buldu ve peşimizden geldi.
حسنا تحرر بيك وحصل على سلاح وهدننا هذه قصتنا

En eski şarkıyla huzursuz ruhların serbest kalsın.
ودعي الاغنية البدائية تحرر روحك التي لا تعرف الراحة

Ben 5 ve kardeşim de 3 yaşındayken annem öldü ve babam da serbest kaldı.
وعندما كنت بعمر الخامسة وأختي كانت بالثالثة أمي توفيت وأبي تحرر من قبضتها عليه

Bağları yok ederken ruh serbest kalsın.
كما ادمر هذه النقوش يجب ان تحرر هذه الروح.

"Altıncı melek borazanını çaldığında yaratık dipsiz kuyudan özgür bırakılmış ve dünyaya zarar vermek istiyordu.
و عندما نفخ الملاك السادس من خلال البوق تحرر الوحش من جهنم و أنزل الخراب بالأرض

Kendini suçlu görmekten vazgeçmeli ve seçerek kendini özgür bırakmalısın.
يجب عليك ان تحرر الشعور بالاثم وتححر نفسك بالاختيار

Kısıtlamalardan arınıp fikirlerini özgür bir şekilde ifade etmek, işte amaç bu.
والفكرة هي أن تحرر نفسك من قيود الحياة اليومية حتى يمكنك التعبير عن أفكارك بطريقة غير مطروقة.

Acı verici tarafı olsa da, bir bakıma insanı özgür kılıyor.
انها نوعا ما مؤلمه لكنها أيضا تحرر بطريقة ما

O kendini kurtarmak için savaşmış, bütün bir insandı.
كانت إنسانة بالكامل قاومت لكي تحرر نفسها

- Evet, 1839'da Schumann metronomdan kurtuldu, ve şöyle yazdı:
- نعم ، في عام 1839 ، شومان تحرر من المسرع و كتب:

Görünüşe göre eşi diğer kadınlarla kadınların özgürlüğü hakkında konuşmak için gizlice buluşuyorlarmış.
على ما يبدو أن زوجته كانت تتقابل سرا لتناقش نوع من حركات تحرر المرأة

İki grup Jedi var, biri aşağı şehir merkezinde... ve ikincisi mercan zeminin yakınındaki mahkumları serbest kurtarıyor.
هناك مجموعتان من الجاداي واحدة فى اسفل المدينة والاخري تحرر السجناء

Dahası, araba sürmek kadını özgürleştirir.
وفوق ذلك القيادة تحرر المرأة