"تخاطبني" - Translation from Arabic to Turkish

• konuşma
• hitap
• konuşurken

- Kendine acıdığın zaman. - Bu şekilde konuşma.
أن تشعري بالأسى على نفسكِ لا تخاطبني بهذه الطريقة

Aptal bir budalaymışım gibi konuşma benimle, çünkü değilim.
لا تخاطبني وكأنني أحمق غبيّ، لأنّني لستُ كذلك

Kederli değilmişim gibi konuşma, çünkü öyleyim.
لا تخاطبني وكأنني لستُ حزينه، لأنني كذالك.

...bana "Ajan Bristow" şeklinde hitap edeceksin.
أنت أن تخاطبني كوكيل بريستو.

konuşurken bana bakamıyorsun bile.
لست حتى تنظر إليّ بينما تخاطبني

Benimle herhangi biriymişim gibi konuşma. Yüzünde öyle bir bakış var.
لا تخاطبني وكأنّي غريبة عنك، تلك النظرة الت تعتليك.

Benimle diğer insanlarla konuştuğun gibi konuşma.
سنعود، لهذا لا تخاطبني كأنني من البشر الآخرين.

Benimle bu şekilde konuşma. Eğer böyle devam edersen işi bırakırım.
لا تخاطبني بهذه الطريقة ، إذا استمررت في ذلك ، فسأستقيل ، أتفهم ؟

Benimle böyle konuşma, tamam mı? Hak etmiyorum bunu.
إياك أن تخاطبني بهذه الطريقة أنا لا أستحق ذلك

Şu anda benimle konuşma tarzın ve davranışların evlendiğim adama benzemiyor.
بالطريقة التي تخاطبني بها الآن تلك الطريقة التي تتصرّف بها ليست للشخص الذي تزوّجتُه

- Sayın Yargıç, müvekkillerim... - Benimle o sandalyede oturarak konuşma.
...ــ سيادة القاضي، موكلاي ــ لا تخاطبني جالساً

O uyuyor. Benimle böyle konuşma.
إنه نائم ولا تخاطبني بهذه الطريقة

Bana bak benimle aptalmışım gibi konuşma.
أتعلم أمرا؟ لا تخاطبني و كأني غبية

Benimle konuşma şeklin...
أعني , الطريقة التي تخاطبني بها.

Benimle böyle konuşma, prenses.
لا تخاطبني هذه الطريقة أيتها الأميرة

Bana mı hitap ettiniz, beyefendi?
هل أنت تخاطبني أيها السيد ؟

Bana Bayan Justice diye hitap etmiyor muydunuz?
ألم تخاطبني بسيّدة (العدالة) ؟

Benimle konuşurken sözlerine dikkat et evlat! Evlat mı?
إنتبه لكلامكَ و أنتَ تخاطبني أيها الفتى

- Benimle konuşurken gördüler seni.
لقد رأوك وأنت تخاطبني