İçeri gir. Yine hayatını tehlikeye atıyorsun. | Open Subtitles | يجب أن تذهب إلى الداخل أنت تخاطر بحياتك مرة أخرى |
200 woolongluk bir köpek için hayatını tehlikeye atıyorsun. | Open Subtitles | تخاطر بحياتك من أجل كلب كل سعره هو 200 ووبونغ. |
Gerçekten bu gezegenin insanları için hayatını tehlikeye atmak istiyor musun, Binbaşı? | Open Subtitles | تريد حقا أن تخاطر بحياتك لناس هذا العالم، أيها الرائد؟ |
Buralara gelip hayatını riske atacak kadar önemli ne olabilir ki? | Open Subtitles | ما هو الشيء المهم الذي جعلك تخاطر بحياتك بالقدوم إلى هنا؟ |
Para uğruna hayatını riske atarsın ama hayat çok değersiz ve kısadır. | Open Subtitles | تخاطر بحياتك من أجل المال، ولكن الحياة لا قيمة لها وعابرة جداً |
Sana gelirsek genç adam, bir daha müdürünün hayatını kurtardığında kendi hayatını tehlikeye atmamaya özen göster. | Open Subtitles | بالنسبة لك أيها الفتى، حين تنقذ مدير مدرستك المرة القادمة حاول ألاّ تخاطر بحياتك |
hayatını tehlikeye atarak beni korumanın sebebi o, değil mi? | Open Subtitles | كانت هي سبب حمايتك لي بينما تخاطر بحياتك ، أليس كذلك؟ |
Mermilerden kaçıp tetiğe basarak hayatını tehlikeye atmak. | Open Subtitles | أن تخاطر بحياتك , تتفادى الرصاص وتجذب الزناد |
Yabancılara yardım etmek için hayatını tehlikeye attın. | Open Subtitles | تخاطر بحياتك لتساعد الغرباء ثم تريد أن تخفي ذلك الوجه |
Sen oldukça cesursun... hayatını tehlikeye atıp buraya kadar geliyorsun. | Open Subtitles | يالك من جريء، تخاطر بحياتك وتأتي الى هنا |
Senin bu iş için hayatını tehlikeye atmanı benim anlamam daha güç. | Open Subtitles | إنّه صعب لي أنّ أفهم لمَ تخاطر بحياتك لأجل هذا. |
Bu arada, orada hayatını tehlikeye attın, ne için? | Open Subtitles | ومع ذلك, أنت بالخارج تخاطر بحياتك خارجاً, ولماذا؟ |
İşini, hayatını tehlikeye atma diye sürekli kendi kendine tekrar etmek zorundasın. | Open Subtitles | عليك أن تقول لنفسك، لا تخاطر بوظيفتك، لا تخاطر بحياتك |
-Beni korumak için düşman ülkesine gelerek hayatını riske atman çok cesurcaydı. | Open Subtitles | أنها لشجاعة كبيرة منك أن تخاطر بحياتك بالمجئ إلى أرض العدو |
Akıllı bir kumarbazsın ama hayatını riske atıyorsun. | Open Subtitles | بالنسبة لمقامر ذكى فإنك تخاطر بحياتك بشدة |
İdealleri için hayatını riske atan, ölmeye hazır, hatta burada bile. | Open Subtitles | تخاطر بحياتك من أجل أفكارك و مستعد للموت في سبيل ذلك حتى هنا فأنت مستعد للموت من أجل ما تؤمن به |
hayatını riske atamazsın, özellikle de Kara ve Lauren'ın huzurunu... | Open Subtitles | لا تستطيع أن تخاطر بحياتك خاصة باستبدال كارا ولورين |
Şimdi, kendi hayatını riske atabilirsin ama ben atamam. | Open Subtitles | الآن ، يمكنك أن تخاطر بحياتك لكن ليس بحياتى |
'Biliyorsunuz ki, Bracknell'da kalsaydınız sadece kendi hayatınızı riske atmayıp aileleriniz ve sevdiklerinizin hayatlarını da riske atardınız. | Open Subtitles | تعلم أنّه ببقائك في براكنيل، فأنت لن تخاطر بحياتك فحسب بل حياة أقربائك وأحبائك |
Madem tehlikeli birisi, neden onu kurtarmak pahasına canını tehlikeye atıyorsun. | Open Subtitles | حسناَ لو كان كذلك خطراَ جداَ لم تخاطر بحياتك لإنقاذه ؟ |
Özür dilerim. Sen hayatını yabancıları korumak için riske atıyorsun. Bense bu aileyi korumak için. | Open Subtitles | أنا آسفة، أنت تخاطر بحياتك لحماية الغرباء وأنا أخاطر بحياتي لحماية هذه العائلة |