| Çarşıda indirim vardı. Ama o kadar da çok şey almadım. | Open Subtitles | كانت هناك تخفيضات في المجمَع، لكن لم يكن هناك الكثير لأشتريه |
| 2015 yılından beri müşterilerinin akıllı diş fırçalarını izliyorlarmış, onlara indirim sunabilmek için, tabii. | TED | إنّهم يراقبون فُرَش الأسنان الذكية لعملائهم منذ عام 2015 مقابل الحصول على تخفيضات على أقساط تأمينهم بالطبع. |
| Evet. Çiçekçi leylaklarda indirim yapıyordu. | Open Subtitles | نعم بائع الزهور يقيم تخفيضات على زهور الليلك |
| Hatta 50$ altı defolu, indirimli gelinlik satış dükkanı bile bulmuştum. | Open Subtitles | حتى انني وجدت تخفيضات على ملابس الزواج والتي كانت غير مناسبة للبس كانت جميعها باقل من 50 دولار |
| Yok ama az önce üç tane indirimli dükkanın önünden geçtim ve içeri girmedim. Ne kadar güçlüyüm? | Open Subtitles | لكني رأيت3 محلات تعلن عن تخفيضات و لم أدخل كم أنا قوية؟ |
| Vitrinde gördüğüm üzere yaz indirimi başlatmışınız. | Open Subtitles | لقد لاحظت فى نافذتكم أنكم فى وقت تخفيضات الصيف |
| 99 Kuruşluklar dükkanında indirim mi vardı? | Open Subtitles | أكانت هناك تخفيضات في متجر السلع الرخيصة؟ |
| Kızlar, kızlar! Yapacak işlerimiz var. İndirim için hazırlanmalıyız! | Open Subtitles | يا فتيات , يا فتيات , لدينا عمل نقوم به لدينا تخفيضات علينا الاعداد لها |
| Sadece yeni yılda değil, sezon ortasında da indirim? | Open Subtitles | تخفيضات منتصف الموسم، ليس مرة واحدة بالسنة؟ |
| Ha unutmadan önümüzdeki hafta fotoğrafçıda indirim var. | Open Subtitles | أنتظروا قبل أن أنسى الأسبوع المُقبل سوف اعمل تخفيضات في متجر الصور |
| Ama sen de kampanyadaki bir elbiseyi indirim kuponuyla almışsın. | Open Subtitles | لديكي تلك القصه عن الثوب الذي ابتعته كان عليه تخفيضات وكان لديكي كوبون |
| İndirim vardı. İnsanlar çılgın gibi araba kullanıyorlardı. | Open Subtitles | ,كانت هناك تخفيضات كان الناس يقودون بجنون |
| Belki Noel dekorasyonlarında indirim vardır. | Open Subtitles | لا أعلم. ربما يكون هنالك تخفيضات على ديكورات عيد الميلاد |
| Çok sayıda insan geliyor ama pek satış yok. Piyasa durgun. | Open Subtitles | الكثير من الناس، ليست هناك تخفيضات كبيره انه الركود. |
| Başka evlere bakacağınızı söylediğinizin farkındayım fakat Sullivan Canyon'daki şu çok beğendiğiniz evde kayda değer bir fiyat indirimi yapıldı. | Open Subtitles | 30 أعلم أنكِ قلتِ لي أنك قد انتقلتي لكن ، هناك تخفيضات كبرى الأسعار |
| Şimdi ise, sizin vücudunuzda kesik görmediğimden bir suç ortağınız olduğunu anlıyorum. | Open Subtitles | الآن أن أرى لم يكن لديك أي تخفيضات عليك، وأنا أعلم كان لديك شريك. جيري. |
| Yiyecek mağazasında yeni yıl satışları! | Open Subtitles | إنها تخفيضات السنة الجديدة في متجرنا للأطعمة |
| Mary, biliyorsun ki Başkan, işsizlik sigortasına hiçbir kesinti yapmayacak. | Open Subtitles | ماري، الرئيس لن يقوم بأي تخفيضات لتأمينِ البطالةِ وأنت تَعْرفين ذلك. |
| Matthew, bunun kolay olmadığını biliyorum ama şirket kesintiler yapıyor. | Open Subtitles | ماثيو , أعرف انه ليس الوكيل المسجل, لكن الشركه تواجه تخفيضات في الميزانية |
| Önümüzdeki bir kaç hafta içinde, bütçe kesintileri hakkında tavsiyeler alıyor olacaksın. | Open Subtitles | في الأسابيع القليلة المقبلة ستستقبل توصيات لإجراء تخفيضات إضافية في الميزانية |
| Kış indirimlerimiz yarım saat sonra başlıyor. | Open Subtitles | تخفيضات الشتاء العجيبة تبدأ بعد ثلاثين دقيقة |
| Movietime Video Kiralama, Nail Salon, Baskin Robbins, Zata İndirimler. | Open Subtitles | فيديو موفي تايم ، صالون الأظافر باسكن روبنز، تخفيضات زارا |