Ne kadar özel olduğunun gerçekten farkında değilsin, değil mi? | Open Subtitles | أنتِ فعلاً لا تدركي كم أنت مميزة، هل تفعلي ؟ |
Sahip olduğun şeylerin hala farkında değilsin. Asla da olmadın. | Open Subtitles | ما زلتِ غير مدركة لما كنتِ تمتلكينه ولمْ تدركي قطّ |
O asi kadın olmak istemezsiniz, ta ki o kadın olduğunuzu fark edinceye dek ve başka biri olmayı düşünemezsiniz. | TED | لا تريدين أن تكوني تلك المتمردة، حتى تدركي أنكِ تلك المرأة، ولا يمكنك تخيل أن تكوني أي شخص آخر. |
Yani siyahilerle uzun bir geçmişim olduğunu anlamalısın. | TED | أقصد، عليك أن تدركي بأن لي تاريخا مع الشباب السود. |
Öğle yemeğimi yediğimin farkına varmamanıza hiç imkan yoktur sanırım. | Open Subtitles | يمكنكِ أن تدركي بسهولة أنني منهمك في تنــاول غــدائي |
Senin için tek olduğumu anlaman an meselesi, yavrum. | Open Subtitles | المسألة مسألة وقت قبل أن تدركي بأنني الوحيد هنا لأجلك , حبيبتي |
Yaptığım şeyin ikimiz içinde en iyisi olduğunu anlamak zorundasın. | Open Subtitles | يجب أن تدركي أن ما فعلته كان أفضل شيء لكلانا |
Sadece geçen gece sana neden öfkelendiğimi anlamanı istedim. | Open Subtitles | أردتك فقط ان تدركي لماذا تعصب عليك هذه الليلة |
Başımızı bir sürü belaya sokabileceğimin farkındasın, değil mi? | Open Subtitles | انت تدركي ان ذلك ممكن ان يدخلنا كل أنواع المشاكل؟ حقا؟ |
Hep iyi insanların arasında yaşadın. Erkeklerin nasıl olabileceğinin farkında değilsin. | Open Subtitles | لقد عشتي دائماً بين أُناس طيبين ولا تدركي ما قد يفعله الرجال |
İyi bir şey yaptım ve farkında değilsin. | Open Subtitles | لقد فعلت شيئاً جيداً. أنت حتي لم تدركي ذلك. |
farkında değilsin ama, az önce kendini ele verdin. | Open Subtitles | أنت لم تدركي الأمر لكنك لتوك سخرت من نفسك |
Ve er geç bunu fark edeceğinizi de biliyorduk. | Open Subtitles | وعرفنا أن الأمر مجرد مسألة وقت قبل أن تدركي أنتِ أيضاّ |
fark etmişsindir ki bizimle diğerleriyle olduğundan çok daha fazla ortak noktan var. | Open Subtitles | يجب ان تدركي لديك الكثير من الامور المشتركة معنا من اولائك الموجودون في الخارج |
Tüm yazını Dr. Jekyll ve Mr. Hyde ile çıkarak geçirdiğini fark etmek berbat olsa gerek. O bir canavar değil Emily. | Open Subtitles | أمر شنيع أن تدركي أنك طيلة الصيف كنت تواعدين شخصاً يعاني الفصام. |
Bize yardımcı olursan bizim de sana yardımcı olacağımızı anlamalısın. | Open Subtitles | عليكِ أن تدركي أنكِ إذا ساعدتنا سنساعدكِ نحن أيضًا |
Bunun bir sprint olmadığını anlamalısın. Bu bir maraton olacak. | Open Subtitles | يجب أن تدركي أنّ هذا ليس سباقاً قصيراً وسريعاً وإنّما سيكون ماراثون |
Ölüp kurtlara yem olmadan önce bunun farkına varsan iyi olur. | Open Subtitles | يجب أن تدركي هذا قبل أن تموتي والدود يأكل عيناك |
Artık çocuk değilsin, babanı değiştiremeyeceğini anlaman gerekiyor. | Open Subtitles | لست بطفلة يجب أن تدركي بأنه لا يمكنك تغيير والدك. |
Bu eğlence olsun diye yapılan bir şey değildir. Gerçektir ve ciddi bir şeydir. Ayrıca pratiğe geçmeden önce teoriyi anlamak zorundasın. | Open Subtitles | لم يكن ذلك بغرض المُتعة بلّ للحقيقة ، و الأهمية و يتحتم أن تدركي ذلك قبل أن تتدربي عليهِ. |
Sadece ne kadar zarara sebep olduğunu anlamanı istiyorum. | Open Subtitles | أتمنى فحسب ان تدركي قدر الضرر الذي تسببتِ فيه. |
Eğer buradan çıkamazsan babamızın öleceğinin farkındasın, değil mi? | Open Subtitles | هل تدركي لو أننا لم نخرج من هنا، أبي سيموت؟ |
Ve nasıl olduğunu anlamadan, Kanada Yunanlılarla dolacak. Her yerde Yunanlılar! | Open Subtitles | و قبل أن تدركي ذلك فستكون كندا ممتلئة باليونانيين |
Ama anlamalısınız, bunların hiçbiri benim suçum değildi. | Open Subtitles | لكن لابد عليك ان تدركي لا شئ من هذا كان خطئي |
Senin için hayatını ne kadar tehlikeye atıyor, umarım farkındasındır. | Open Subtitles | أتمنى أن تدركي كم هو معرض حياته للخطر من أجلكِ |
Ama şunu bilmelisin sen izin vermeden kimse seni ikinci sınıf hissettiremez. | Open Subtitles | ولكن عليك أن تدركي أنه لا أحد بإمكانه أن يحط من شأنك إلا إن سمحتي له بهذا |
Bunu hala farketmedin mi? | Open Subtitles | أم أنك لم تدركي هذا الأمر بعد؟ |