"تدعهم" - Translation from Arabic to Turkish

    • izin
        
    • onları
        
    • onlara
        
    • müsaade
        
    • sakın
        
    Seni o gemiden ayıracak bir şey yapmalarına izin verme. Open Subtitles لا تدعهم يفعلون شيئًا يُبعدك عن برج قيادة تلك السفينة.
    Neden FBI Sağlık Birimi'ne gidip seni tedavi etmelerine izin vermiyorsun? Open Subtitles لماذا لا تعود إلى المركز الطبي في المكتب و تدعهم يعالجوك
    Beni bunun gibi bir yere kapatmalarına izin vermek yerine onlarla kavga etti. Open Subtitles لم تدعهم يفعلوا ذلك لقد قاتلتهم و بدلا من أن تسمح لهم بأخذي
    Bir kol için bana kazık atmalarına izin vermezsin, değil mi? Open Subtitles أنت لن تدعهم يُماطلون في إعطائي ذراع ، أليس كذلك ؟
    Yanlış anestezi verip, onu ve bebeğini öldürdüler ve onları yakaladınız. Open Subtitles لقد أعطوها مخدرا خاطئا، قتلوها هى وطفلها وأنت تدعهم بلا عقاب
    Kendi hayat hikayeni anlatmazsın, ve onlara da kendilerininkini anlattırmazsın. Open Subtitles فأنت لا تحكي قصة حياتك ولا تدعهم أيضاً يحكون قصصهم
    O zaman neden onları durdurmayıp, her zamanki gibi tepene binmelerine izin verdin? Open Subtitles اذن لماذا لم توقفهم بدلاً من أن تدعهم يعاملونك بسوء كما يعاملونك دائما؟
    Seni aşağı çekmelerine izin vermezsen böyle bir hayat inşa edebileceğini biliyordun. Open Subtitles علمتَ أنك تستطيع بناء حياة كهذه إن لم تدعهم يسحبوك للأسفل معهم
    Sineğin ufak bir çizgiye doğru uçmasına izin veriyorsunuz, ve hep o çizgiye doğru uçuyor. TED تدعهم ليطيروا باتجاه الخطوط الصغيرة وسيطيروا باتجاهها للأبد
    Bazen, birini yeterince seviyorsan dibe batmasına izin vermen gerekir. Open Subtitles أحياناً ، عندما تحب شخصاً فعلاً عليك أن تدعهم يصلوا إلى الحضيض
    Ayrıca siz tadına bakmadan her şeyi bitirmelerine izin vermeyin. Open Subtitles ولا تدعهم يلتهوا الحلوى قبل أن تأكل منها.
    "Bana bir şey olursa, bunu bulmalarına izin verme" dedi. Open Subtitles وقالت إن حدث لي شيئاّ لا تدعهم يعثروا عليهم
    onlara izin vermelisin. - Tek başına at sürmek tehlikelidir. Open Subtitles كلا يجب ان تدعهم - من الخطر الركوب لوحدك -
    Beni bulmalarına izin vermezsen ben de bu salı, senin için bir mum yakarım. Open Subtitles لا تدعهم يجدوني وسأشعل شمعة لك كل ثلاثاء
    Seni yolmalarına izin verme! Bir haftalık paranı koydun ortaya! Open Subtitles لا تدعهم يستغلونك, سيجعلوك تدفع اجورك الاسبوعية.
    Bu adam hakkında kitap yazmalarına izin verme. Open Subtitles نال منه. لا تدعهم أن يكتبوا كتاب عن هذا الرجل.
    Seni terfi veya transfer etmelerine izin verme. Open Subtitles لا تدعهم يقومون بترقيتك. لا تدعهم ينقلونك.
    Anna herkesi geri çağırdı ve yorganı bitirene kadar kimsenin gitmesine izin vermedi. Open Subtitles إستدعت آننا الجميع ولن تدعهم يعودون لمنازلهم حتى ينتهون من اللحاف
    Seninle dalga geçmelerine izin verme. Zamanlarını sert görünmeye çalışmakla geçiriyorlar. Open Subtitles لا تدعهم يخدعوك انهم يقضون أوقاتهم يحاولون البحث عن الصعاب
    Kamu oyuyla yıkanma vaktim geldi. Artık onları içeri alabiliriz. Open Subtitles حان الوقت للرأي العام ربما يجب أن تدعهم يدخلون أيضاً
    Burada birkaç saat sonra ortalık hareketlendiğinde ne olursa olsun, sana ne derlerse desinler zincirlerimi çıkarmalarına müsaade etme. Open Subtitles -كانت أمور مأسوية في الساعات التالية مهما كان ماحدث وما أخبروك به، لا تدعهم يزيلون القيود مني.
    Devam et. Onların senin orda olduğunu çaktırma sakın. Open Subtitles واصل التحقيق، لا تدعهم يعلمون بأنّك تبحث حتمًا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more