| Sadece bu hizmet için ona ödeme yaparsınız ve ona saat başına ödersiniz. | Open Subtitles | انت تدفع لها فقط مقابل تلك الخدمة وتدفعون لها اجرة بالساعة |
| Evine kadar götürüp, ona ödeme yapmayı reddetmişti. | Open Subtitles | رفضت أن توصلها للمنزل وطبعاً لم تدفع لها حتى |
| Annen ona ödeme yaptığı için seviyor seni. | Open Subtitles | انها تُحبك لأن أمكَ تدفع لها المال فحسب؟ |
| Burada olmayacaksın. Para da ödemiyorsun. Sana bir maliyeti olmayacak. | Open Subtitles | أنت لن تكون هنا حينها إذا لن تدفع لها شيئا |
| Madem açtın, neden benim için taksi çağırıp parasını ödemiyorsun? | Open Subtitles | بما أنك شغلته لما لا تطلب لي سيارة أجره و تدفع لها بعد ذلك |
| Kemik ve dişler için siz ödeme yaparsınız. | Open Subtitles | العظام و الأسنان, أنت تدفع لها. |
| Evet gelmek zorundaydıı, çünkü ona para veriyordun. | Open Subtitles | كانت مضطرة أن تذهب، لقد كنتَ تدفع لها |
| Demek ona para veriyordun. | Open Subtitles | اذا فانت كنت تدفع لها المال |
| Her durumda ona ödeme yapmalıyım. | Open Subtitles | حسنا، وفي كلتا الحالتين لا بد لي فلدي تدفع لها. |