Yıldızın... etrafında dönen şeylerden. Diskin etrafında dönen güneş gibi. | Open Subtitles | الأشياء التي تدور حول النجم مثلما تدور الشمس حول القرص |
Tıpkı Dünya gibi, Güneş'in etrafında dönen komşu gezegenler olduğunu öğrendik. | Open Subtitles | علمنا أن الكواكب المجاورة لنا تدور حول الشمس، تماما مثل الأرض. |
Gerçekten Dünya'nın güneş etrafında döndüğünü bilmiyor muydun? | Open Subtitles | هل حقاً لا تعرف من أن الأرض تدور حول الشمس؟ |
Nicolaus Kopernik, Dünya evrenin merkezi değil, güneş, güneş sisteminin merkezi, Dünya, güneşin etrafında dönüyor, | TED | فعندما قال نيقولا كوبرنيكوس أن اﻷرض في الحقيقة ليست مركز الكون الشمس هي مركز النظام الشمسي و اﻷرض تدور حول الشمس |
Apophis, 2029'da bize, Dünya'nın yörüngesindeki iletişim uydularımızdan daha fazla yaklaşacak. | Open Subtitles | وهكذا ففي عام 2029 أبوفيس سوف يأتى قريبا منا أقرب من أقمارنا الصناعية التي تدور حول الارض |
- Hayvan gibidirler. Tüm hayatları penisleri etrafında döner. | Open Subtitles | انهم كالحيوانات كل حياتهم تدور حول قضيبهم |
Olay meydana geldiğinde, oradaki bir kişi, binanın çevresinde bir helikopter gördüğünü söyledi. | Open Subtitles | عندما حدث ذلك رأى هليكوبتر تدور حول المبنى |
Son 20 senedeki sürpriz sonuçlardan biri de başka yıldızların yörüngesinde de dolanan diğer gezegenlerin keşfi. | TED | التي تم اكتشافها أن كواكب أخرى تدور حول نجوم أخرى. وهذه تسمى الكواكب الخارجية. |
Robotik araçlar da kullandık. İşte bu, biyolojik uzuv etrafında dönen 14-aktüatörlü daire. | TED | الأنسجة المختلفة وأخذنا أيضًا أدوات روبوتية هذه حلقة ذات 14 مشغل ميكانيكي والتي تدور حول الطرف الحيوي |
Onların nötronlu ve protonlu çekirdekleri etrafında dönen minik elektronları var. | TED | في هذه الذرات يوجد إلكترونات تدور حول نواة مركزية و هذه النواة تتكون من وحدات هي النترونات و البروتونات. |
Bu gerçek ve hareketli veri bir yıldızın etrafında dönen dört gezegeni gösteriyor. | TED | هذه هي بيانات حقيقية متحركة تظهرُ أربعة كواكب تدور حول نجم آخر. |
Bu nötron yıldızları etrafında dönen tekinsiz gezegenler gezegen formlarının göreceli olarak kolay oluşabildiklerini bize gösterdi. | Open Subtitles | لقد علمتنا هذه الكواكب الغريبة التي تدور حول النجوم النيوترونية أن تكوّن الكواكب يبدو سهلاً نسبيًا |
Dünya olmayan bir gezegenin etrafında dönen uydular varsa belki de bu Dünya'nın her şeyin merkezi olmadığını gösteriyordu. | Open Subtitles | إذا كانت هناك أقمار تدور حول كوكب ليس كوكب الأرض فربما يعطي هذا إيحاء بأن الأرض ليست هي مركز كل شيء |
O, milyarlarca yıldızın bu merkez etrafında döndüğünü, aynı bizim güneş sistemimizdeki gibi | Open Subtitles | وهي توقعت أن مليارات النجوم تدور حول هذا المركز |
Çok ikna edici konuşuyorsun, Bones ama olayları açıklaman gerektiğinde Güneş'in Dünya etrafında döndüğünü iddia edenlerden farkın kalmıyor. | Open Subtitles | لكن عندما تأتين للحقيقة, فأنتِ غير مختلفة عن الناس الذين كانوا متأكدين من أن الشمس تدور حول الأرض |
Onlar, Dünya'nın kendisinin döndüğünü ve aynı zamanda Güneş'in etrafında döndüğünü önerdiler. | Open Subtitles | لقد إقترحوا بأن الأرض تدور حول نفسها وتدور حول الشمس, في نفس الوقت |
Tamam? Küçük bir Dünya canlandırın, Güneş'in etrafında dönüyor. | TED | نعم؟ تخيل الأرض الصغيرة تدور حول الشمس. |
Filvaki iddia ediyorum ki Dünya Güneş'in etrafında dönüyor Güneş, Dünya'nın etrafında değil. | Open Subtitles | حقاً أعلن أن الأرض تدور حول الشمس وليس العكس |
Küresel konumlandırma sistemi, Dünya'nın yörüngesindeki bir uydu filosu sayesinde çalışıyor. | Open Subtitles | يعمل نظام تحديد المواقع بإستعمال أسطول الأقمار الإصطناعيّة التي تدور حول الأرض. |
Sonuçta, hayat ve iş dünyası, insanlar etrafında döner. | Open Subtitles | في النهاية , الحياة والعمل كلها تدور حول الروابط البشرية |
Bir zamanlar çoğu insan, güneşin dünyanın çevresinde döndüğüne emindi. | Open Subtitles | وفي نفس الوقت, أغلب الناس يؤكدون أن الشمس تدور حول الأرض |
Fakat, bir çok astronom tarafından yörüngesinde bulundukları yıldızın bir pulsar olması nedeniyle ayrı kategoriye alınmasında hemfikirlerdi. | Open Subtitles | ولكن نظرًا لأنها تدور حول هذه النجوم الغريبة يصنف كثير من علماء الفلك الكواكب التابعة للنجوم النابضة تصنيفًا مستقلاً |
Negatif elektrik yüklü küçük parçacıklar, elektronlar, daha büyük pozitif yüklü çekirdek etrafındaki bir yörüngede dönüyordu. | Open Subtitles | الإلكترونات ، الجسيمات الدقيقة جداً ذات الشحنة الكهربية السالبة تدور حول شيء دقيق ذو شحنة موجبة يدعى النواة |
Tüm yıldız ve gezegenler de, özenle hazırlanmış bir mekanizma gibi, Dünya etrafında dönüyordu. | Open Subtitles | و أن كل النجوم والكواكب كانت تدور حول الأرض وكأنها ساعة ما مُصمّمة بعناية |
I.Q. testinin bir diğer parçası soyutlamalarla ilgili mantık yürütebilme üzerinedir. | TED | وهناك أجزاء أخرى من مجموعة اختبار الذكاء التي تدور حول استخدام المنطق في التجريد. |