Ama o senin yanında büyüdü, beni neredeyse tanımıyorsun bile. | Open Subtitles | و لكنّه تربّى هنا عندكَ و أنتَ بالكاد تعرفني ؟ |
Paul ise Florida'da bir bataklıktaki bir otobüste büyüdü. | TED | وبول تربّى في حافلة في مستنقع في فلوريدا |
Ve o çapulcu adi yüzünden de oğlum annesiz büyüdü. | Open Subtitles | و بسبب ذاك الوغد السارق تربّى مِنْ دونها |
Yetimhanede büyümüş, 12 yaşındayken kaçmış. | Open Subtitles | لقد تربّى في دار للأيتام، وهرب وهو في عمر الـ 12. |
Yetimhanede büyümüş, 12 yaşındayken kaçmış. | Open Subtitles | لقد تربّى في دار للأيتام، وهرب وهو في عمر الـ 12. |
Joe Louis Arenası Detroit, MİCHİGAN Cehennemde büyüyen tehlikeli bir herif | Open Subtitles | ♪ لعين خطير , تربّى في الجحيم ♪ |
Sebebi anlaşıldı. Bir gevelek tarafından yetiştirilmiş. | Open Subtitles | و هذا منطقيّ، فقد تربّى على يدِ مُتغمغم. |
Biliiyorsunuz o Katolik olarak büyüdü. | Open Subtitles | أتعرفين، لقد تربّى كاثوليكياً |
Mumbai'de yerel bir kilisede büyüdü. Monty doldurduğu hiç bir forma asla annesinin adını yazmadı. | Open Subtitles | لقد تربّى في كنيسة محليّة في (مومباي) و (مونتي)، لم يضع اسم والدته في أيّ استمارة قط |
Andy Jr da babasız büyüdü. - Sen de onlara izin verdin. | Open Subtitles | و(آندي) الصغير تربّى بلا أب، وأنت تركتهما لهذه الحال. |
Oliver, babasız büyümüş birisi olarak söylüyorum. | Open Subtitles | أنصت يا (أوليفر) وخذها حكمة من شاب تربّى محرومًا من أبيه |
Ben gıda karnesiyle büyüyen bir çocuğum. | Open Subtitles | كنتُ طفلاً تربّى على كوبونات التغذية! |
çocuk bir prens gibi yetiştirilmiş... | Open Subtitles | تربّى الولد كأمير. |