Parker Hill'i kurban, köprücük kemiğinde bir et bıçağıyla Acil'e geliyor. | Open Subtitles | دخل باركر غرفة العناية المركزة وكان سكيناً في ترقوته |
Zedelenen köprücük kemiği yüzünden. | Open Subtitles | ترقوته المصابة الترقوة المصابة تؤلم كالجحيم |
köprücük kemiği üstünde kronik periosteal tepki köprücük kemiği üstünde sabit bir ağırlıkla baskı varmış. | Open Subtitles | إستجابة السمخاق المتكررة لتكوين العظم على الترقوة ضغط مستمر على ترقوته |
...sonra köprücük kemiğine doğru ilerledi ve boyun kasından çıktı. | Open Subtitles | ،ورَبط يَركب إلى قلبه ثمّ مرّ على عظم ترقوته قبل أن تخرج خارج عضلته شبه المنحرفة |
Başka bir kanıtta... köprücük kemiği boyunca uzanan çürükler. | Open Subtitles | حسنا، هناك أيضا دليل... كدم طبع الإصابع على طول عظم ترقوته. |
Katil'in köprücük kemiğindeki çatlak için ağrı kesici aldığını biliyordunuz. | Open Subtitles | كلكم علمتم أن (ثامبر) أخذ مسكنات للألم من ترقوته المصابة |
Senden 50 kilo daha ağır bir adamı alaşağı edip köprücük kemiğini nasıl kırdın, anlayamıyorum. | Open Subtitles | لا أفهم كيف أمكنك ضرب ...فتى أثقل منك بمئة باوند وكسر ترقوته... |
Omuzdan bir kez vurulmuş ve köprücük kemiği parçalanmış. | Open Subtitles | وتكسر عظم ترقوته. أانت بخير؟ انا بخير |
Kurşun sol köprücük kemiği altından geçmiş. | Open Subtitles | مرت الرصاصه من تحت ترقوته اليسرى |
Bir keresinde çamaşırını çıkarmaya çalışırken köprücük kemiğini kırmıştı. | Open Subtitles | قام بكسر " ترقوته " مرة عندما حاول نزع ملابسه |
köprücük kemiğinin üstünden. | Open Subtitles | أعتقد أنه فوق عظمِ ترقوته. |
köprücük kemiğinin üstünden. | Open Subtitles | أعتقد أنه فوق عظمِ ترقوته. |
Parker Hill'i kurban, köprücük kemiğinde bir et bıçağıyla Acil'e geliyor. | Open Subtitles | لقد كان "باركر هيل فيك" يتجه إلى مركز العناية الصحية , وسكّين اللّحم كانت ملتصقة في ترقوته . |
köprücük kemiği iki yerden kırılmış. | Open Subtitles | ترقوته مكسورة من مكانين |
Benden iyi tanırsınız eminim, ama Mike bir keresinde içtimaya köprücük kemiği kırılmış olarak çıkagelmişti. | Open Subtitles | أنت تعرف أكثر مني لكني أتذكر أن (مايك) كان موجوداً في الطابور و ترقوته بارزة خارج جلده (=بخير حال) |
Babam köprücük kemiğini kırmıştı. | Open Subtitles | والدي انكسرت ترقوته |
köprücük kemiği boynuna saplanmış. | Open Subtitles | كانت ترقوته عالقة برقبته |
köprücük kemiğini kırdın. | Open Subtitles | لقد كسرت ترقوته |
Bir kurşun köprücük kemiğini parçalamış. | Open Subtitles | لقد كسرت رصاصة ترقوته |
Onun köprücük kemiğini saklamalıyız. | Open Subtitles | اضطررنا للإبقاء على ترقوته |