Dini bir gruba değil, kayak kulübüne katıldığımı sanıyordum. | Open Subtitles | لقد ضننت اني انضم الى نادي تزحلق ليس نادي اعتيادي |
Evet. kayak botlarıyla maraton... koşmuş gibiyim. | Open Subtitles | أجل .كأننيكنتمشاركةفيسباقماراثون. في أحذية تزحلق |
Yok, kayak tahtasıydı, ve uyumaya gidiyorum. | Open Subtitles | لا، لقد كَانَ لوح تزحلق على الثلوج، و أَنا فقط سأتمدد |
Özellikle de o genç çocuğun kay kay kazasında ölmesinden sonra. | Open Subtitles | - السلامة - لاسيما بعد أن مات ذلك الفتى في حادثة لوح تزحلق |
Bu benimle buz pateni yaparken izlettiğim için mi? | Open Subtitles | هو لأن أُجْعَلُك تزحلق على الجليد ساعةِ مَعي؟ |
Evet, yeni bir sörf tahtası almayı teklif ettim. | Open Subtitles | أجل , عرضت عليه أن أشتري له لوح تزحلق جديد |
- paten kaymaya gitmek ister misin? | Open Subtitles | ــ أتريدين الذهاب لساحةِ تزحلق الدحروجةَ ؟ |
kayak kazası sonrasında kafa travması yaşayan bir gençti. | Open Subtitles | مراهق عالجته, جعلته الثدمة متبلِّد الذهن حادثة تزحلق |
Heidi, o helikopterle yapılan kayak. Kablosuz telesiyej gibi düşün. | Open Subtitles | هادي أنه تزحلق طائر إعتبرة, برج لاسلكي |
Hey, Kitty, gökkuşağında kayak yapmaya gidiyorum ! | Open Subtitles | يا، بسيسة، أَذْهبُ تزحلق على الجليد على a قوس قزح! |
kayak merkezini kırıp dökmekten bir yıl yatmış. | Open Subtitles | قضى عام في منتجع تزحلق للتخريب، |
kayak merkezlerinin isimleri "Vadi" oluyor, Güneş Vadisi gibi. | Open Subtitles | تزحلق المصـايف أحيـاناً مـا يكون في الوديـان، مثل، مثل وادي (الشمس) |
kayak yapmak için gitmemiştim tabii. | Open Subtitles | لم تكن رحلة تزحلق |
Şimdi kay bakalım. | Open Subtitles | إعطيني تزحلق قوي. |
Bana doğru kay ve sesli say. | Open Subtitles | تزحلق نحوي وعديّ بصوت عال |
İt ve kay. | Open Subtitles | إدفع و تزحلق . إدفع و تزحلق |
Buz pateni alanındaki işime geç kaldığımı fark ettim. | Open Subtitles | أنا فقط أدركتُ، أَنا متأخر على العملُ في ساحةِ تزحلق الثلجَ. |
Buz pateni, kızak, hokey, buzda balık avı. | Open Subtitles | تزحلق على الجليد، تزلّج الهوكي، وصيد سمك الجليد |
bu coldwood. dünyadaki en iyi sörf tahtaları bu ağaçtan yapılır. | Open Subtitles | إنه خشب زان. أفضل ألواح تزحلق في العالم تصنع منه. |
Ona bir sörf tahtası alacağımı söyle. Üzerinde ismi yazılı olacak. | Open Subtitles | قل له أنه سيكون هناك لوح تزحلق باسمه |
Bu arabayı sat ve üzerine biraz para koy ve bir çift paten al tıpkı Dhoom'daki Hrithik Roshan gibi. | Open Subtitles | بيع هذه السياره و اشترى بدلا منها لوح تزحلق مثل الذى كان مع ريتيك فى الفيلم |
Bu,hayvanların paten kayması gibi bir şey, sanırım. | Open Subtitles | ذلك، مثل، تزحلق على الجليد حيواناتِ، أعتقد. |