Sadece ondan bir saat önce davranarak, bu kuruldan hoşgörü görmek umuduyla suçunuzu itiraf etmediniz mi? | Open Subtitles | وبأنّك ضربتها إلى اللكمة فقط بواسطة في السّاعة لكي يضمن درجة تساهل من هذا الجسم؟ |
Mümkün olduğunca çok hoşgörü göstermeniz için size yalvarıyorum, Sayın Yargıç. | Open Subtitles | أنا أتوسل إليك حضرتك سيدي القاضي لإظهار أكبر تساهل ممكن في هذه القضية |
Bu asla hoşgörü talebi olamaz. | Open Subtitles | هذا ليس نداء من أجل أي تساهل |
Bana uyar çünkü ben de suratıma vurulmasına asla hoşgörüyle yaklaşmam. | Open Subtitles | حسناً هذا يناسبني لأنني ليس لدي تساهل مع الضرب في الوجه |
Okulumuz kavgaya asla hoşgörüyle yaklaşmaz. | Open Subtitles | مدرستنا ليس لديها تساهل مع الشجارات |
Ama hakimler itiraf eden şüphelilere daha hoşgörüyle yaklaştığından... | Open Subtitles | ولكن لطالما تساهل محامو الولايات المتحدة مع من يعترفون... |
Dostum Cass'in üstüne fazla gitme tamam mı? | Open Subtitles | تساهل مع (كاس)، حسنًا؟ |
Phil, çocuğun üstüne fazla gitme. | Open Subtitles | (فيل)، تساهل مع الفتى. |