Basından beri bu karakolda bir sızıntı olduğundan kuşkulanıyorduk. | Open Subtitles | مِنْ البِداية، شَككنَا في ان هناك تسرّب في هذه الدائرة الإنتخابيةِ. |
Tekne havaya uçmuş. Yakıtta sızıntı varmış. | Open Subtitles | المركب نفخ كان هناك تسرّب في أنبوب الوقود |
İçimizde bilgi sızıntısı var gibi görünüyor, beyler. | Open Subtitles | يبدو بأنّنا عندنا تسرّب معلومات، السادة المحترمون. |
Neden onlara gaz sızıntısı falan var demiyoruz? | Open Subtitles | لمَ لا نخبرهم أنّ هناك تسرّب غاز أو ما شابه؟ |
Ciddi bir şey olmamakla birlikte bu odanın altında bir gaz kaçağı var. | Open Subtitles | لا شيء خطير. ولكن لدينا تسرّب غاز تحت هذه القاعة. |
Toksin sızdırıyor. Yırtmadan çıkaramam. | Open Subtitles | إنها تسرّب السمّ لا يمكنني استخراجها دون أن أمزّقها |
sızıntı yapan ısıtıcı görme bozukluğu ve hissizliğe sebep olur mu? | Open Subtitles | هل يسبب تسرّب من المدفأة مشاكل بالرؤية و الشعور بالخدر في الأطراف؟ |
Halkı kimyasal tesiste bir sızıntı olduğuna inandırdı. | Open Subtitles | خَيَّل إليهم أن ثمّة تسرّب في المصنع الكيميائيّ |
Kimya fabrikasında sızıntı olduğunu düşünmelerini sağladı. | Open Subtitles | خَيَّل إليهم أن ثمّة تسرّب في المصنع الكيميائيّ |
Kilisede olanlar ne de kötü. İşte buna sızıntı diyorlar. | Open Subtitles | ما أبشع ما جرى في الكنيسة سمعتهم يقولون أنّه تسرّب غازيّ |
Kilisenin arka kısmında gaz sızıntısı var. Herkes hemen dışarı çıkmalı. | Open Subtitles | لدينا تسرّب غاز في الكنيسة ليتضّل كلّ شخص للخارج الآن |
Denge kaybı, patolojik hıçkırık, akciğerlerden hava sızıntısı kırık uyluk kemiği ve şimdi de taşikardi. | Open Subtitles | فقدان التوازن الفواق المرضي تسرّب هوائي بين الرئتين |
Sizin üstünüzdeki evde Su sızıntısı vardı ve sizin mutfağınızı mahfedebilir. | Open Subtitles | لقد حدث تسرّب في الشّقّة أعلاكِ، ولربّما حدث خلل في الصّمام في مطبخكِ. |
Hayır, gaz sızıntısı vardı ama tamir ettim. | Open Subtitles | .كلا, كان هنالك تسرّب غاز في القاعة , لكنني أصلحته |
Güvenli evlerde gaz kaçağı duyulmuş şey mi? | Open Subtitles | أعني، كم تسرّب غازيّ تعرفين في البيوت الآمنة؟ |
Yetkililer... patlamanın sebebinin gaz kaçağı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | انإنفجارِاللّيلةِ كَانَ نتيجةَ تسرّب غاز طبيعي. |
- Görünüşe göre motor yakıt sızdırıyor, Mason. - O zaman tamir et! | Open Subtitles | يبدو مثل تسرّب للمحرّك, ميسون إذآ أصلحه |
Binaya sızma var. | Open Subtitles | تسرّب في المبنى. |
Gaz sızıntısını kontrol etmek istediğini söylüyor. Kadın da adamı içeri alıyor. | Open Subtitles | وقال أنّه يريد التحقق من تسرّب للغاز ومن ثمّ سمحت له بالدخول |
Yani, bizden mi bir şey sızıyor? | Open Subtitles | إذن، يوجد تسرّب على نهايتنا؟ |
İstemiyorsanız Su dökmenize gerek yok. | TED | نحن لسنا بحاجة إلى تسرّب الماء إذا كنا لا نريد ذلك. |
Onlara buraya gelirken bir karbon monoksit sızması olduğunu ve.. | Open Subtitles | أخبرتهم أنه حصل تسرّب لأول أكسيد الكربون |
Ona bunun nerden sızdığını bilmediğini söyleyeceksin. | Open Subtitles | أخبره أنه لا فكرة لديك كيف تسرّب الخبر |
Bir gaz hattı delindiğinde reaktör sızdırmaya başladı. | Open Subtitles | حين تحطّم أنبوب تبريد تسبب في تسرّب نووي. |
Hayır sızdırmıyor. Sana çalışmayı göstereyim. | Open Subtitles | كلا، ليسه به تسرّب سأريك المكتب |
Harika. Bir de içindeki tüm sıvıyı sızdırıyorsun. | Open Subtitles | عظيم، أنت تسرّب كل عصارتك خارجًا. |