Ama işbirliği yaparsan işini kolaylaştırabilirim. Yani... | Open Subtitles | ولكن يمكنني تسهيل الامور عليك إذا تعاونتي معنا.. |
Bunu onun için kolaylaştırabilirim. | Open Subtitles | حسناً , أستطيع تسهيل الأمر عليها |
Benim işlerimi kolaylaştırabilirsin. | Open Subtitles | تستطيع تسهيل الامور علي |
Dinle Louise bak, bu işi kolaylaştırabilirsin ya da çok karmaşık hale getirebilirsin. | Open Subtitles | لويس)، اسمعي) يمكنك تسهيل الأمور أو يمكنك تعقيدها بشدة |
Az önce üst katta olanları altı aydır olanları yalınlaştırma zamanı geldiğine hemfikir miyiz? | Open Subtitles | أياًكانما حدثبالأعلىللتو .. أياً كان ما حدث في الستة أشهر الماضية.. هل يمكننا الإتفاق أنه حان وقت تسهيل الأمور؟ |
Ayrıca eklemem gerekir ki görevimi kolaylaştıracak herhangi bir bilgi hiç bir şekilde cezai bir yaptırım getirmeyecek. | Open Subtitles | يمكنني أيضاً أن أضيف، بأنّ أيّ معلومات تسبّب تسهيل القيام بواجباتي لن تؤدّي إلى خضوعك لأيّ عقاب |
İşimi kolaylaştırdığın için müteşekkirim hatta. | Open Subtitles | أقدّر لك حقاً تسهيل عملي عليّ. |
- Senin için işleri kolaylaştırabilirim. | Open Subtitles | -يمكنني تسهيل الأمور عليك . يمكنني تسهيل الأمور على والدك. |
Hatta işinizi daha da kolaylaştırabilirim. | Open Subtitles | لكنني بإمكاني تسهيل الأمر عليك |
Belki ben cevabımın evet olduğunu söyleyip... işleri biraz kolaylaştırabilirim. | Open Subtitles | لعلّي أستطيع تسهيل الأمر "وإخبارك أنّ جوابي هو "أجل |
Ama bu durumu kolaylaştırabilirsin. | Open Subtitles | أو يمكنك تسهيل الأمر علينا. |
Az önce üst katta olanları altı aydır olanları yalınlaştırma zamanı geldiğine hemfikir miyiz? | Open Subtitles | أياًكانما حدثبالأعلىللتو .. أياً كان ما حدث في الستة أشهر الماضية.. هل يمكننا الإتفاق أنه حان وقت تسهيل الأمور؟ |
Ayrıca, görevimi yapmamı kolaylaştıracak her bilginin karşılığının ceza olmayacağını da ekleyebilirim. | Open Subtitles | يمكنني أيضاً أن أضيف، بأنّ أيّ معلومات تسبّب تسهيل القيام بواجباتي لن تؤدّي إلى خضوعك لأيّ عقاب |
Madem Amy de çok meşgul, sizlerden birisi hayatımı kolaylaştıracak bu fırsata sahip olabilir. | Open Subtitles | (حسنٌ ... إن كانت (إيمي منشغلة جداً فهذا سيمنح بقيتكم الفرصة للمساهمة في تسهيل أمور حياتي |
Bunu benim için kolaylaştırdığın için teşekkür ederim, Bethany. | Open Subtitles | (حسناً ، شكراً لكِ على تسهيل ذلك الأمر علىّ يا (بيثاني |
- kolaylaştırdığın için sağ ol Mike. - Tabii, elbette. | Open Subtitles | (شكرا لك على تسهيل مهمتي يا (مايك |