| Bu yüzden işler yolunda gitmediğinde bir adım geriye giderim, işletme yetilerimi kullanarak sebebini anlar ve durumu düzeltirim. | TED | عندما لا تسير الأمور على نحو جيد، أميل للعودة خطوة إلى الوراء، أُطبق أدواتي الخاصة للعمل لإيجاد السبب، وإصلاحه. |
| Eğer işler düşündüğümüz gibi gitmezse, bunu sizler nasıl açıklarsınız? | TED | كيف يمكننا تفسير حينما تسير الأمور كما لم نكن نتوقعها؟ |
| İşler istediği gibi gitmediğinde gözlerine yerleşen ifadeden tırsıyorum da. | Open Subtitles | تخيفني تلك النظرة بعينيها عندما لا تسير الأمور كما تريد |
| durum iğrenç, hiç tavsiye etmiyorum. Savaş planı nasıl gidiyor? | Open Subtitles | إنَّ الموقف مريع، ولم أستطِع تحسينه كيف تسير الأمور البطولية؟ |
| Tamam ozaman söyle, Dixon'ın biyolojik annesiyle nasıl gidiyor? Hmm... iyi gibi, ha? | Open Subtitles | حسنا, إذا, أخبريني, كيف تسير الأمور مع والدة ديكسون البيولوجيه؟ الأمور جيده, هه؟ |
| her şey doğru giderse ne olacak bir bakalım. | Open Subtitles | دعونا نرى ماذا سيحدث عندما تسير الأمور بشكل صحيح |
| Bu işler böyledir. Üç kez hüküm giyenler için kanun var. | Open Subtitles | هكذا تسير الأمور هناك قانون بشأن الثلاث سابقات |
| Bu arada koca buana'yla işler nasıl? | Open Subtitles | بالمناسبة ، كيف تسير الأمور مع السيّد الكبير؟ |
| Unutma, işler ters giderse her zaman dosta ihtiyacın olacak. | Open Subtitles | و لكن تذكر ، اذا لم تسير الأمور على ما يرام فجميعكم سيحتاج لصديق |
| Yaşlı kadınları dövüyordur. İçeride işler nasıl gitti? | Open Subtitles | بالخارج يزعج السيدات العجائز كيف تسير الأمور بالداخل ؟ |
| Bu işler değişiyor. 10 dakikada her şey değişir. | Open Subtitles | حقا؟ هكذا تسير الأمور سوف يغيرون هذا في غضون 10 دقائق |
| Evet, şimdi buradayım. İşler nasıl gidiyor teğmen? | Open Subtitles | . وأنا كذلك كيف تسير الأمور حتى الآن ، أيها الملازم ؟ |
| Tekrar açılmak isterseniz, memnuniyetle götürürüm, Columbo. Hey, Teğmen. Nasıl gidiyor? | Open Subtitles | لو اردت ان تخرج فى اى وقت, سأكون سعيدا بأصطحابك ايها الملازم كيف تسير الأمور ؟ |
| Hey, senaryom müthiş gidiyor. | Open Subtitles | اسمع تسير الأمور بشأن السيناريو بشكل رائع |
| Evde işler nasıl gidiyor? | Open Subtitles | الأميرة المحاربة كيف تسير الأمور بالمنزل إذن ؟ |
| - Evet. Stüdyo Orkestrası'yla durumlar nasıl peki? | Open Subtitles | إذاً، كيف تسير الأمور مع فرقة الأستوديو؟ |
| N'aber Neil? | Open Subtitles | كيف تسير الأمور يا نيل؟ |
| -Tamam. Vanessa ile aranız nasıl? | Open Subtitles | حسناً أخبريني روب كيف تسير الأمور بينك وبين فينيسا؟ |
| Ama burada işlerin nasıl yürüdüğünü öğrendikten sonra, bu değişecek. | Open Subtitles | لكن هذا سيتغير قريباً عندما تجد كيف تسير الأمور هنا |
| Nasıl olduğunu bilirsiniz. Hepimizin yapacak işleri var. | Open Subtitles | تعلم كيف تسير الأمور كلنا لدينا عمل لنؤديه |
| Öyle diyorsun ancak, işler böyle yürümüyor. | Open Subtitles | أجل، هذا ما تقوليه و لكن أنا أعرف كيف تسير الأمور. |
| Beyazla gösterilmiş uçuş yörüngesini ve nasıl işlediğini görüyorsunuz. | TED | باللون الأبيض هنا، ترون مسار المركبة، وكيف تسير الأمور. |
| Biliyorsun, polislerle başın derde girdiğinde, onlara herkes gibi ödeme yaparsın çünkü işler bu şekilde yürür. | Open Subtitles | حين تقع في المتاعب بسبب الشرطة ستقوم برشوتهم كغيرهم، هكذا تسير الأمور |