ZK: bu tasarımları hayal ederken bizim için önemli olan teknik açıdan çalışıyor olmaları. | TED | ز.ك: وهكذا الآن، حين نحلم بهذه التصورات، من المهم لنا أن نكون متأكدين أنها تشتغل من وجهة نظر تقنية. |
Ama Louise'le seks yapmaman , bu eski kullanılmayan kısım şimdi varlığından bu yana ilk kez çalışıyor. | Open Subtitles | ولكن بانعدام الجنس، أصبحت هذه الكتلة منعدمة الفائدة سابقاً تشتغل الآن لأول مرة في تاريخها. |
Onun anahtarı açması gerekiyor. Ama otel o kadar eski ki, aletlerin yarısı çalışmıyor. | Open Subtitles | هذا الفندق قديم للغاية بحيث نصف الأشياء التي توجد هنا لا تشتغل |
Ama otel o kadar eski ki, aletlerin yarısı çalışmıyor. | Open Subtitles | هذا الفندق قديم للغايه بحيث نصف الأشياء التي توجد هنا لا تشتغل |
Hala onun için çalıştığını ve sırlarla dolu olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك ما تزال تشتغل لصالحها وأعرف أن لديها أسرار، |
Mesela, bir gece lambasının nasıl çalıştığını ya da bir asansör kapısının nasıl açık kaldığını ya da iPod'un dokunmaya nasıl cevap verdiğini anlıyorlar. | TED | على سبيل المثال، كيف تشتغل الأضواء الليلية، أو كيف يبقى باب المصعد مفتوحا، أو كيف يتجاوب الآيبود مع اللمس. |
- Bilmem. Galiba halkalarımın 64'te biri çalışmadı. | Open Subtitles | لا أعلم, أعتقد أنَّ أحد نسخي الـ64 لم تشتغل ياقته. |
Ama Louise'le seks yapmaman, bu eski kullanılmayan kısım şimdi varlığından bu yana ilk kez çalışıyor. | Open Subtitles | ولكن بانعدام الجنس، أصبحت هذه الكتلة منعدمة الفائدة سابقاً تشتغل الآن لأول مرة في تاريخها. |
Alet muhtemelen gelişmiş bir teknoloji ile çalışıyor. | Open Subtitles | على الأرجح ، معدّاتهم تشتغل على تكنولوجيا متقدّمة. |
Tamam. Girdik. Üç kamera da çalışıyor. | Open Subtitles | حسناً، لقد ولجنا، يبدو أن بث الكاميرات الثلاثة تشتغل. |
- Pek değil. SPECTRE denilen bir örgüt dünya çapında çalışıyor. | Open Subtitles | -ليس بالضبط المنظمة المعروفة بسبكتر تشتغل حول العالم |
Daily Planet'te çalışıyor. Seninle röportaj yapmak için can atıyor. | Open Subtitles | (تشتغل في (ذي دايلي بلانيت وتود أن تجري مقابلة معك |
- İyi haber şu ki kamyonetin triger kayışını değiştirdim, şimdi tekrar çalışıyor. | Open Subtitles | - الخبر الجيد أنني بدلت السِير في شاحنتي وجعلتها تشتغل مجدداً |
Bazen bu araba çalışmıyor işte dünyada aracı bozulan ilk insan benmiyim | Open Subtitles | أحيانا السيارة لا تشتغل انا الشخص الأول في العالم الذي سيارته لا ... |
Hayır, motor sadece çalışmıyor. Berbat bir ses çıkartıyor. | Open Subtitles | كلا، انها فقط لا تشتغل وتصدر صوت فظيع |
Ama tüm günlük bir işte çalışmıyor artık. | Open Subtitles | لكنها لم تعد تشتغل بدوام كامل بعد الآن |
Arabam çalışmıyor. Hiç takviye kablon var mı? | Open Subtitles | سيارتي ما تشتغل عندك سلك شحن? |
Ölen kadının itfaiyede çalıştığını biliyoruz. | Open Subtitles | كويس، اللى ماتت عرفنا إنها كانت تشتغل في المطافي |
akım açık olması gerekirken bile, raslantısal bir şekilde açılıp kapanacak. | TED | الحالية سوف تشتغل وتتوقف عشوائيا ، حتى عندما كان من المفترض أن تشتغل. |
İçinde pervane var, ısıyı far lambaları ile veriyor, alarm olarak kapı açık uyarısı kullanılmış. Araba aküsü ile çalışyor. | TED | تحتوي على مروحة، تحتوي على المصابيح الأماميّة للتّدفئة، تحتوي على أجراس الباب للتّنبيه. وهي تشتغل بالبطاريّة. |
Ağaç yüklemek için Jersey'e gitmem gerekti. Sonra da kamyon çalışmadı. | Open Subtitles | و ثم الشاحنة لم تشتغل. |
Ne iş yapıyorsun? | Open Subtitles | ماذا تشتغل ؟ |
Önünüze gelen işleri yapmaya başlarsınız. | Open Subtitles | تشتغل في أي عمل تجده في طريقك |