O pezevenge karşı ifade vermen gerekiyor dediğimde de her türlü yardımımı reddetti. | Open Subtitles | وهي ترفض أي نوع من المساعدة. لأنني حثثتها على أن تشهد ضد المقامر |
Oğlun sana karşı büyük jüriye ifade vermekten dakikalar uzağındaydı. | Open Subtitles | كان ابنك دقائق من تشهد ضدك في هيئة المحلفين الكبرى. |
Bu bayan Kalinda Sharma, bir tanık eklememi onaylamanıza şahitlik etmek için burada. | Open Subtitles | هذه كاليندا شارما هي هنا كي تشهد موافقتك على أي إضافة لشاهد جديد |
Ona sadakat borcunuz yok. Ona karşı şahitlik yapmanız anlayışla karşılanır. | Open Subtitles | انت لا تدين له بأي ولاء من العقلانية ان تشهد ضده |
Büyük bir dönüşüme tanık oldun... ama hiçbir şey anlamıyorsun. | Open Subtitles | أنت تشهد الآن تحولا عظيما ولكنك لا تدرك شيئا لا |
- Burada hayır. İnsanlık tarihinin en orijinal anına tanık oldun. | Open Subtitles | لا, ليس بهذا الشكل أنت فقط تشهد لحظة كاملة في التاريخ |
Bu konuya geçmeden önce bu uyuşturucu salgınının Kensigton'u sarmasına şahit olmak nasıldı, onu paylaşayım. | TED | لكن قبل أن أصل إلى ذلك، أريد أن أشارك ما كان عليه أن تشهد هذا الوباء ينمو في كنسينغتون في لندن. |
- En geçerli delil, mektubun orijinalidir eğer gösterilemiyorsa, hakkında ifade verilemez. | Open Subtitles | الرسالة الأصلية تعرض الرسالة الأصلية تعرض أفضل دليل ولا يمكن ان تشهد |
Ama bu cinayetten iki gün sonraydı. Christine de oradaydı. İfade verirken bunu söyleyecektir. | Open Subtitles | و لكن كان هذا بعد يومين من الجريمة كانت كريستين هناك و سوف تشهد بذلك |
- Ama Christine ifade vermek zorunda. - Bay Vole, bana güvenmeyi öğrenmeniz gerekiyor. | Open Subtitles | و لكن يجب على كريستين أن تشهد مستر فول ، يجب أن تتعلم أن تثق بى |
Onun ifade vermesine, bir eşin kocasına zarar verebilecek bir ifadeyi veremeyeceği için karşı çıkmıştım. | Open Subtitles | لقد عارضت شهادتها لأن الزوجة لا يمكن أن تشهد بما يضر زوجها |
Kız ifade verirse, biliyormusun ne olacak? | Open Subtitles | هل رأيتي فتاة عمرها 14 سنة تشهد في المحكمة ؟ |
Alkatraz'da tanık olduğunuz vahşiliğe yemin ederek şahitlik edeceksiniz biliyorsunuz. | Open Subtitles | الآن ، أنت مدرك أنه يجب أن تشهد امام المحكمة تحت القسم باليمين عن الوحشية التى شهدتها فى ألكتراذ |
Alkadraz'da tanık olduğunuz vahşiliğe yemin ederek şahitlik edeceksiniz biliyorsunuz. | Open Subtitles | الان ، انت مدرك انه يجب ان تشهد امام المحكمه تحت القسم باليمين عن الوحشيه التى شهدتها فى ألكتراز |
Ama önce bu abazan sokak itine karşı şahitlik etmeni istiyorum. | Open Subtitles | ولكن أولاً أريدك أن تشهد ضد هذا المغفل الشره جنسياً |
Veya kan zehirlenmesi vücudu sarınca revirdeki dehşete tanık oldun mu? | Open Subtitles | او تشهد على الرعب في المشفى و التعفن يأكل الجسم ؟ |
Seni tanık olarak çağırsaydım, ne olduğunu anlardın. | Open Subtitles | يمكنك أن تشهد لذلك إذا قمت باستدعائك على المنصة |
Nefret dolu bağnazlığa şahit olduğunuzda rahatınızı bozup ses çıkaracak mısınız? | TED | هل تنوي الدخول في مساحة عدم الراحة والتحدث عندما تشهد الكراهية والعنصرية؟ |
İş yerinde flörte şahit olmak, kuralları bilmeme, ne olduğunu bilmeme ya da görmemeniz gereken bir şeyi görme hissi uyandırıyor. | TED | أن تشهد المغازلة في مكان العمل قد يولد شعورًا بجهل القواعد، لا تعلم ماذا يجري، أو ربما ترى شيئاً لا يجب أن تراه. |
Eğer savunma bunu ortaya çıkarırsa artık onların tanığı olur. | Open Subtitles | بالحقيقة, عندما الدفاع يجدوها, هي سوف تشهد لهم |
Gözlemlediği gök cisimlerine dair yaptığı çizimler esrarengiz hassasiyetine tanıklık ediyor. | Open Subtitles | والرسوم التي قام بها للأجسام الفلكية التي لاحظها تشهد لدقته الخارقة |
Git! Su al ve bu iğrenç tanıklığı ellerinden yıka. | Open Subtitles | امضِ، أحضر ماءً تغسل به ما على يديك من قذارةٍ تشهد على فعلتك |
Ve buna tanıklık edeceksin? Elbette. | Open Subtitles | لكنى لا أستطيع انا اعلم ماذا حدث لقد قتل اولئك الرجال وهل تشهد على هذا بالطبع |
Wendy tanıklık eder, hikâyesini değiştirir Harper'ı suçlar... | Open Subtitles | ويندي تشهد , تغير قصتها تتهم هاربر |