Yarın Bayan Tilford, hakkınızda bir iftira davası açacağız. | Open Subtitles | غداً ، سيدة تلفورد ستُلطخ يديك بقضية تشهير |
Fakat doğru olan bir şey nasıI iftira olabilir? | Open Subtitles | لكن كيف يمكنها أن تكون تشهير و هذه هي الحقيقة ؟ |
Dava nedeni: Özel hayata tecavüz, iftira bilerek duygusal sıkıntıya neden olma.Devam edeyim mi? | Open Subtitles | سبب الدعوى هو التعدي و تشهير و ممارسة تجارية غير منصفة و تعمد الحاق اضطراب عاطفي |
Düşün biraz, üvey annesinin gerçek annesine karşı bir karalama kampanyası yürüttüğünü görüyor. | Open Subtitles | فكّري بالأمر. الوالدة بالتبنّي تشنّ حملةَ تشهير ضدّ والدته الحقيقيّة، ألا تعتقدين ذلك مزعجاً؟ |
Konuyla ilgili bir sorun yok. hakaret davası açıyoruz. | Open Subtitles | ،هذه ليست القضية هنا إن القضية قضية تشهير |
Benimle bu şekilde konuşmaya hakkınız yok. Söyledikleriniz iftiraya girer. Uzmanlığımı sorgulamak durumunda değilsiniz. | Open Subtitles | أظن أنك تتجاوز حدودك,قولك هذا تشهير ووضعك لا يسمح لك بتحدي خبرتي |
Gerçek olmayan şey iftiradır. | Open Subtitles | إنها تشهير فقط لو انها كذب |
Blair, eğer Dan Humphrey ve öğretmen hakkındaki dedikoduyu sen başlattıysan iftira için yasal bir gerekçesi var. | Open Subtitles | عن دان همفري والمعلمة لديها قضية تشهير أريد أن أعرف |
Bu suçlama bir iftira... ve hemen geri almanı istiyorum. | Open Subtitles | -هذا تشهير بالاتهام -وانا اصر على انك تسحب اتهامك الان |
Açmayacak yüce yargıç, çünkü doğruysa bu bir iftira sayılmaz. | Open Subtitles | هي لن تفعل ذلك سعادتكم لأنه لم يكن تشهير بل كان حقيقة |
Karışmış olsa bile iddialar iftira değil, gerçekler. | Open Subtitles | فلن يكون ذلك تشهير لو كانت الاتهامات صحيحة |
Bu telif ihlali ve iftira demektir. | Open Subtitles | هذا تعدي على حقوق الملكيه و تشهير أيضاً |
New York'ta, bir yazıma iftira davası açıldı. | Open Subtitles | في (نيويورك) بسبب قصة لي تسببت في رفع قضية تشهير على الجريدة |
Bu çirkin bir iftira. | Open Subtitles | هذا تشهير خبيث. |
Burada iftira filan yok. | Open Subtitles | ليس هنالك تشهير |
- İma ettiğiniz şey, sadece yanlış değil iftira da. | Open Subtitles | ما تشيرين إليه ليس فقط خاطئ، -بل يُعتبر قذف و تشهير . |
Çok uzun süren davalar, kamuya karalama kampanyaları -- bunlara hiç gerek yok. | TED | دعاوى قضائية طويلة الأمد، حملات تشهير عامة... لا حاجة إلى ذلك. |
Bunun karalama olduğunun farkındasın. | Open Subtitles | تدركون ان هذا تشهير |
Ben de hakaret davasının sanığı değilim. | Open Subtitles | و إننى لست متهمة فى قضية تشهير - ربما تكونين كذلك - |
Bayan Gershen, birinin mesleğine yönelik bu tip bir suçlama kendiliğinden iftiraya girer. | Open Subtitles | آنسه (غريشن), هذا النوع من التهم عندما يطلق على مهنه شخص فهو تشهير بحد ذاته |
Bu bir iftiradır. | Open Subtitles | هذا تشهير. |