"تشويه" - Translation from Arabic to Turkish

• zarar
• karalama
• sakat
• tahrip
• sakatlama
• iftira
• sarsmak
• karalamaya
• leke
• tahrif
• yaralar
• bozulma
• lekelemek
• kötülemeye
• bozamamıştı

Başkanlık Patriot'ların peşine düşüp bizim için asker göndererek... liberal imajına zarar vermek istemez..
سيادة الرئيس لا يمكن تشويه صورته الليبرالية بإرسال قوات امريكية لمطاردة الثوار

Bunları da, sevdiğin herkesle aranı açmak üzere karalama kampanyası başlatmak için kullanırdım.
التي سأستخدمها لحملة تشويه السمعة متعددة المحاور، للإيقاع بينك وبين كل ما تحب.

Düşmaların öldürülmesi veya sakat bırakılması içindi sonra oldukça kötü bir şeyin tüketilmesi vardı berbat kokan,insanların çürümüş artıklarından kalanlarla yapılan bişey benimde az daha tatmak üzere olduğum bişey
انها تشويه و قتل للاعداء ثم استهلاك شىء مطهو مقزز

...kamu mallarını tahrip etmede uzmanlaşmış bir sanatçı.
في النحت الإنساني و تشويه الملكية العامة

Bu sadece cinayet değil, sakatlama ve işkence etme.
لم تكن جريمة قتل فقط, بل تشويه و تعذيب أيضاً

Büyüklerimize iftira atan bu yalancıları sakın affetmeyin!
لا تسامحوا من يحاولون تشويه صورة كبيرينا

Yeniden teste girebilmek için itibarımı sarsmak istedi.
أراد تشويه سمعتي حتّى يتمكّن من استعادة السيطرة على الاختبار

kişisel çıkarları için adımı karalamaya çalışmaları konusunda hiç utanmaları yok.
لا تخجل أو تتوانى أبدًا عن محاولة تشويه سمعتي من أجل مكاسبهم الشخصية

İster uyuşturucu almak olsun, ister kendine zarar vermek, bağımlı olunca hayatta kalmak için yaptığımız şeyler, sonuçta bizi öldüren şey olur.
طبيعة الإدمان ذاتها سواءً عن طريق تدواي النفس أو تشويه النفس هو أن السلوك نفسه الذي نستخدمه للنجاة منه

Onun gibi bir güzelliğe zarar verilmesi yazık olur .
سيكون أمراً مؤسفاً تشويه امرأة في جمالها

Köydeki dedikodular, cesetleri kesmeler falan nihayetinde size zarar verecektir.
كل ذلك الكلام فى القرى عن تشويه الجثث سوف تؤذيك على المدى الطويل

Bu açıkça bir karalama kampanyasıydı...
الأمر واضح بأنها كانت حملة تشويه سُمعة..

Meyveleri sakat bırakmaz olduğunda, bunu konuşuruz.
عندما تنتهي من تشويه الفواكه، سنتحدث بشأن ذلك.

Ama bildiğin gibi mülkü tahrip etmek suçtur, birisine mesaj yollamak istiyor olsanda.
ولكن أنت تعلم أنه من غير القانوني تشويه الملكيات حتى لو كنت فقط تترك رسالة لأحدهم

Her sakatlama şüphelilerin... kurbanların işlediğini düşündüğü suçları simgeliyor.
كل تشويه يمثل الجرائم التي يعتقد المجرمان المجهولان أن هؤلاء الثلاثة ارتكبوها

Basını iftira atmakla suçladınız ama burada benim programımda Hillary'nin ölümü için sempati dileniyorsunuz.
أنت إتّهمتَ أجهزةَ الإعلام تشويه صورتك، رغم ذلك، هنا أنت في برنامجي،

Sanırım itibarımı sarsmak istiyor... Her şey... Bildiğim her şeyi.
أظن أنه يحاول تشويه سمعة كل ما أملكه، كل ما أعرفه

Masum ve düzgün çocukları karalamaya çalışıyorsunuz.
أنتِ تحاولين تشويه سمعة فتيان أبرياء وشرفاء

Zanlının karakterine leke getiren geçmişteki yasa tanımazlıklarını hatırlatmak benim görevim değil.
انه ليس ضمن صلاحياتي ان استدعي كل مافعل المتهم وارتكب ضد القانون مما تسبب في تشويه صورته

Kamu binaları tahrif edildi. Duvarlar pisletildi rezil grafitilerle.
تمّ تشويه أبنية عامة لطّخت الجدران بصور جدرانية فظيعة

Statik elektrik, bir dış neden olmadan gerçekleşen iç yaralar.
التهمة المستقرّة الكهربائية، تشويه داخلي بدون سببيّةِ خارجيةِ. لا شيئ لَهُ كُلّ العناصر في حالةِ واحدة.

Geminin normal uzaya çıkış noktasında anormal bir bozulma tespit ettim.
أكتشفت تشويه شاذ في مجال نقطة خروج السفينة من الفضاء الطبيعي

Bir şey söylemedim çünkü öldükten sonra adını lekelemek istemedim.
لم أقل شيئا لأنني لم أرد تشويه سمعتها بعد وفاتها

Bu adam Javed'i öldürdü! Ve departmanın adını kötülemeye çalışıyor.
هذا الرجل قتل جافيد ويريد تشويه سمعة الادارة