Ona söz vermiştim... ben yanındayken o, asla zarar görmeyecekti. | Open Subtitles | لقد وعدتها.. بأن طالما أنني هناك لن تصاب بأي أذى |
- Beni aptal yerine koydun. - Bak,sana asla zarar gelmesini istemedim. | Open Subtitles | ـ وضعتني في الأعلى ـ أنصت, لم أردّ لك أن تصاب بأذى |
Vurulursan, senin vurulduğun yerden Vurulmak iyidir. | Open Subtitles | أعني إذا كنتَ ستصاب فمن الجيد أن تصاب بالطريقة التي أصبتَ بها |
Mercanlar dünyanın her yerinde korkutucu oranlarla hasta oluyorlar, nedenini ve nasıl olduğunu gerçekten bilmiyoruz. | TED | الشعب المرجانية تصاب بالمرض في كل أنحاء العالم بشكل مثير للقلق ونحن حقاً لا نعلم كيف أو لماذا. |
Ne kadar kötüydü? Çok kötüydü. Oraya giderken kafayı yemişti. | Open Subtitles | بشكل سيء جداً لقد كانت تصاب بالقلق عندما نقود السيّارة |
Diyorum belki bu dünyanın hastalığı karımın içindeki hastalıkla aynı şeydir bir şekilde. | Open Subtitles | أتساءل عما إذا كان مرض العالم إذا لم تصاب به زوجتي بشكل ما |
Ama sizi görememek onu hayal kırıklığına uğratacaktır. | Open Subtitles | ولكنها سوف تصاب بخيبة أمل لعدم رؤيتك مرة أخرى |
Oh, Tanrım, yaralanmadın, değil mi? | Open Subtitles | يا اللهى انت لم تصاب, أليس كذلك؟ |
Bebek nöbet geçiriyor. Acil durum arabasını getirin. | Open Subtitles | الطفلة تصاب بنوبة أحضروا عربة التنفس الصناعي |
Ama bu şekilde çalışmaya devam edersen, uykusuzluk hastalığına yakalanacaksın. | Open Subtitles | ولكن لو ظللت تعمل حول الساعة . سوف تصاب بالأرق |
Sen bir kalp krizi geçiriyorsun ve ölüyorsun | Open Subtitles | سوف تصاب بأزمة قلبية ، وسوف تموت |
Bu işi yaparken yaralanabilirsin. | Open Subtitles | قد تصاب وأنت تقوم بهذه الاعمال |
Sıvı metal bütün nötronları emer ve hiç bir nötron duvara çarpmaz. Böylelikle, makineye zarar gelmez. | TED | فالسائل المعدني يمتص كل النترونات وبالتالي لا يمكن للنترونات أن تصطدم بالجدار، وكنتيجة لهذا لا تصاب الأجهزة بالضرر. |
Ana ağaçlar zarar gördüğünde veya ölmek üzere olduğunda yeni nesil fidelere hikmetli bilgiler de gönderirler. | TED | وعندما تصاب أو تموت الأشجار الأم، فإنها أيضًا ترسل رسائل الحكمة إلى الجيل القادم من الشتلات. |
Sonra kendi kendime dedim ki, "Burada Bonnie'ye bir zarar gelebilir." | Open Subtitles | قلت لنفسى ، من المحتمل أن تصاب بونى بأذى هنا |
Vurulmak mı istiyorsunuz ? | Open Subtitles | ماذا تفعل هنا هل تريد أن تصاب بطلق ناري ؟ ألا تعلم بأمر الجنود ؟ |
Göğsünden Vurulmak istiyorsan, bana doğru koşacaktın. | Open Subtitles | إذا أردت أن تصاب في صدرك، يجب عليك أن تجري في اتجاهي |
Grip virüsü gibi patajonler vücudunuza girip hücrelerinizi ele geçirip onları öldürmeye başladığında ilk olarak hasta olursunuz. | TED | تصاب بالمرض عند دخول فيروس مثل الإنفلونزا الى جسدك، عندها يقوم بإصابة وقتل الخلايا الخاصة بك. |
Kadın onu terkederse bundan dolayı kendini o kadar kötü hissedecektir ki... sinir krizi geçirip, kafayı üşütecektir. | Open Subtitles | إذا تركته ، فإنها ستشعر بالسوء حيال ذلك حتى أنها ستصاب بإنهيار عصبى و تصاب بالجنون |
Ancak hastalığı kaptığınızda hamileyseniz, korkunç bir riskiniz vardır. | TED | لكن إذا حصل وكانت المرأة حاملًا عندما تصاب به ستكونُ في خطر حدوث شيء مروع. |
Müziğin ondan uzaklaştığını hissettiğinde büyük hayal kırıklığına uğruyor ve etrafındakilere zarar veriyor. | Open Subtitles | تفلت منها تصاب بإحباط للغاية. وتصبح هدّامة |
Miami'de geçirdiğin 10 yılda hiç yaralanmadın. | Open Subtitles | عشرة سنوات في "ميامي" ولم تصاب بُجرح أبداً |
Kadın kalp krizi geçiriyor. Sanırım ne olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | السيدة تصاب بأزمة قلبية أظن انني أعرف ما هذا |
Nefes alması çok ama çok zor. Yüksek irtifa hastalığına yakalanıyorsun. | TED | من الصعب جداً جداً التنفس. تصاب بإعياء الإرتفاع. |
Sanırım kalp krizi geçiriyorsun. | Open Subtitles | اظن انك تصاب بنوبة قلبية |
Bu işi yaparken yaralanabilirsin. | Open Subtitles | قد تصاب وأنت تقوم بهذه الاعمال |
Şimdilerde bu konuşuluyor hasta birisiyle ilişkiye girip... eğer AlDS virüsü kaparsan, ardından herşeye yakalanırmışsın. | Open Subtitles | هناك تلك النظرية التي تقول إنه يمكنك أن تصاب الايدز بممارسة الجنس مع شخص مصاب بالعدوى وعندها يمكنك أن تصاب باي شيء |