Ona inanmayın. (Gülüşler) Göstermelik bir umut, keşke gerçek olsaydı. Fakat sanırım geçen gün, kendisi evrenin çok çirkin olduğunu kabul etti. | TED | لا تصدقوه. (ضحك) إنه أمل تقي، أتمنى لو كان حقيقة، لكني أعتقد اليوم التالي اعترف لي أن الكون حقًا قبيح. |
Ona inanmayın. Harap durumda. | Open Subtitles | لا تصدقوه إنه يتقطّع بشدة |
Ona inanmayın. | Open Subtitles | لا تصدقوه |
- Hiç inanmayın. | Open Subtitles | لا تصدقوه |
İnanmıyorsanız, beraat ettireceksiniz. | Open Subtitles | و اذا لم تصدقوه.. |
İnanmıyorsanız, Ve inanmadığınızı biliyorum, | Open Subtitles | و اذا لم تصدقوه |