"تصطدم" - Translation from Arabic to Turkish

    • çarpma
        
    • çarpmadan
        
    • çarptığını
        
    • kaza
        
    • çarpar
        
    • çarpan
        
    • çarptığı
        
    • çarpıyor
        
    • çarpışabilir
        
    • çarpıp
        
    • çarpmak
        
    • çarpana
        
    • çarpmanı
        
    • çarparak
        
    • çarptığında
        
    Güneş'in içine bir çok dalış ya da gezegenlere çarpma. Open Subtitles ينطلق العديد منها نحو الشمس أو تصطدم بالكواكب
    Nasıl diyorsunuz, buharı artırıp, sonra pruvayı diğer gemiye çevirirdik, çarpmadan önce atlar, suya dalardık. Open Subtitles ماذا تسميه ؟ لنحضر رأس بخاري جيد من ثم نوجة الهدف نحو سفينه وقبل ان تصطدم بها
    Otobüsün ona çarptığını ve boynunu kırdığını gördüm ama hâlâ yaşıyor. Open Subtitles لقد رايتها تصطدم بحافلة و كسرت عنقها و لا تزال تسير
    İki uçağın da vurmasını görmedim. Penceremden ilk baktığımda, ilk kulenin yandığını gördüm, ve bir kaza olmuş olabileceğini düşündüm. TED لم أرى أي من الطائرات تصطدم. عندما نظرت من نافذة بيتي، رأيت أول الأبراج يحترق، وقد فكرت بأنه ربما يكون حادثاً.
    Yolun kenarında yürüyorsunuzdur ve bir kamyon gelip size çarpar ya da hareket halindeki bir trene atlayarak binmeyi deniyorsunuzdur işe geç kalmışsınızdır ve pantolonunuzun paçası sıkışır kalır. TED تمشي على جانب الطريق ثم تصطدم بك شاحنة أو أن تقفز من أمام قطار عندما تكون متأخرا عن العمل، وتتعثر بطرف بنطالك
    Bunlar, nesnelerden seken ve gözlerimizin arkasındaki özel alıcılara çarpan ışık dalgaları, elektromanyetik ışınımlar. TED إنها موجات ضوئية وإشعاعات كهرومغناطيسية تنعكس على الأجسام ثم تصطدم بمستقبلات معينة في الجزء الخلفي من أعيننا،
    Güneş, milyarlarca parçacığın birbirine çarptığı birbiriyle etkileşime girdiği bir yerdir. Open Subtitles والشمس مكان حيث هناك مليارات الجسيمات تصطدم وتتفاعل مع بعضها البعض
    Ama tabi, top diğer tarafa da çarpıyor bu kez, dalgalar oraya vuruyor -- zavallı balıklar bir türlü huzura ve sessizliğe kavuşamıyorlar. TED ولكن بطبيعة الحال، تصطدم الكرة بالجانب الآخر لتتموج المياه ولا تجد الأسماك البائسة أي هدوء أو سلام
    Arktik fırtına güneye doğru ilerler ve bir anda kuzeye doğru yönelen tropik bir kasırgayla çarpışabilir. Open Subtitles العاصمة مِنَ القطب الشمالي، التي تتحرك جنوباً يمكن أن تصطدم فجأةً بعاصمة ستوائية تتجه شمالاً
    "Kafana dikkat et. Şu metal köşeye çarpma. Canını acıtır." Open Subtitles "حاذر لرأسك، لا تصطدم بتلك الحافة المعدنية، فذلك مؤلم."
    Duvara falan çarpma sakin, tamam mi? Open Subtitles لا تصطدم بالجدران أو ما شابه، حسناً؟
    Duvara falan çarpma sakın, tamam mı? Open Subtitles لا تصطدم بالجدران أو ما شابه، حسناً؟
    Diğerleri hiç bir şeye çarpmadan vızır vızır geçiyordu. Open Subtitles بينما تمر بقية الجسيمات بجوارها بسرعة دون أن تصطدم بشيء
    Suya çarptığını ya da başka birşey duydunuz mu? Open Subtitles هل سمعتها وهي تصطدم بالماء أو ما شابه ذلك؟
    Bu helikopterle, 20 G kuvvetiyle kaza yapsak da kurtuluruz... ama bunu sana kanıtlayacak değilim. Open Subtitles قد تصطدم بهذه المركبة بقوة 20 رطلاً وتنجو لكنني لن أثبت هذا لك
    Top çok hızlı bir biçimde 8 topa çarpar ve baştaki topa çarptığı anda enerjisini arkadaki toplara devreder. Open Subtitles عندما تضرب الكرة البيضاء بسرعة تجاه كرات الطاولة الأخرى وحينما تصطدم بها مباشرةً
    Her saniye milyarlarcası ve milyarlarcası size çarpan havadaki görünmez parçacıklar, hepsi de tam bir kaos içinde. TED جسيمات غير مرئية في الجو المحيط تصطدم بكم بالمليارات والمليارات في كل ثانية، كلها في فوضى عارمة.
    Maçlarda topun filenin üst kısmına çarptığı anlar vardır, ve bu kısacık an içerisinde, topun fileyi geçeği ya da takılacağı belli olur. Open Subtitles هناك لحظات في المباراة تصطدم الكرة بأعلى الشبكة و للحظة يمكنها أن تتحرك للأمام أو تسقط للخلف
    Konuşmaya çalıştığım bütün kadınlar neden en sonunda konservelere çarpıyor ki? Open Subtitles لم كل امرأة أحاول أن أحدثها تصطدم بالعلب المعدنية؟
    Arktik fırtına güneye doğru ilerleyerek bir anda kuzeye doğru ilerleyen tropikal bir kasırgayla çarpışabilir... Open Subtitles العاصمة مِنَ القطب الشمالي، التي تتحرك جنوباً يمكن أن تصطدم فجأةً بعاصمة ستوائية تتجه شمالاً
    Bu gemilerin kayalara çarpıp parçalandığını gözlerimle gördüm. Open Subtitles لقد رأيت هذه السفن تصطدم بالصخور
    Geçmişte var olan bir ağaca çarpmak istemezsin. Open Subtitles . أنت لا تريد أن تصطدم ببعض الأشجار الموجودة في الماضي.
    Bir bloğa çarpana kadar tünellerde ilerleyecek. Oraya gelince de yukarı fırlayacak. Open Subtitles سوف تستمر فى التدفق حتى تصطدم بحاجز ثم ستمر من خلال
    Dur bir dakika, kimseye çarpmanı istemiyorum. Open Subtitles انتظر , لا اريدك ان تصطدم باحد
    Ertesi gün, Amerikan Hava Yolları 77 nolu uçağı, ...Pentagon'a çarparak 184 kişinin ölümüne yol açtı. Open Subtitles فى اليوم التالى، طائرة الخطوط الجوية الرحلة 77 تصطدم بمبنى وزارة الدفاع مخلفة 184 قتيلاً
    Süpernova şok dalgası sütunlara çarptığında ince gaz ve tozu yoğun kümelere sıkıştırır. Open Subtitles تصطدم الموجة الصدمية للمستعر الأعظم بالأبراج فتضغط الغاز والغبار الرقيقين إلى مجموعات كثيفة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more