Bir zamanlar çok güzel ıslık çalan bir prenses vardı. | TED | كان هنالك في قديم الزمان أميرة جميلة تصفر في كل الاوقات |
Ayine dans ederek geliyor Merdivende ıslık çalıyor | Open Subtitles | إنها ترقص في طريقها إلى القداس و تصفر على السلم |
Sana pazar günü ıslık çalmayı öğreteceğim! | Open Subtitles | سوف أعلمك كيف تصفر فى يوم السبت المقدس.. |
Nergisler açıyordu ama hakemlere çal düdüğü diyordum, çalmıyorlardı. | TED | كانت أزهار النرجس تتفتح، ولكن الحكام لم تكن تصفر عندما كنت أطلب منهم. |
Köpek ıslığı işe yarıyor. | Open Subtitles | الكلاب تصفر جيداَ |
Uzay gemisinin bir parçasını gördüm ve yerkürenin üzerinde uçuyordu. | Open Subtitles | أرى جزء من المركبة و تصفر في طريق رحلتها |
Artık bana ıslık çalmasanız? | Open Subtitles | لقد كنا نعمل معًا منذ مدة أليس بإمكانك أن لا تصفر لي ؟ |
Bilirsin, sokakta koca memeli bir kadın gördüğünde ıslık çalarsın. | Open Subtitles | عندما ترى امراة تمشي بالشارع بصدر كبير، انت تصفر |
Umarım ıslık çalmaz. | Open Subtitles | ويحدوني الأمل في أنها لا تصفر. |
Kızlara ıslık çalıyorsun sonra da bana hasta mı diyorsun? | Open Subtitles | تصفر على الفتيات و تقول أنني مريضة ؟ |
Ve lütfen, düdüklü tencere gibi ıslık çalma. | Open Subtitles | أرجوك ، لا تصفر مثل إناء الضغط |
Bir köpeği çağırmak istiyorsan, ıslık çalarsın. | Open Subtitles | تريد أن تنادي كلباً، فعليك أن تصفر |
Jo hemen doğrulup ellerini cebine koydu ve ıslık çalmaya başladı. | Open Subtitles | "(جو) جلست على الفور" وضعت يديها في جيوبها" "و بدأت تصفر |
Siz de ıslık çalacaksınız. | TED | حسنا , أنت تصفر لفتره طويله . |
Eğer bana ihtiyacın olursa, tek yapman gereken bir ıslık çalmak. | Open Subtitles | .كل ما عليك فعله هو ان تصفر |
Tek yapman gereken ıslık çalmak. | Open Subtitles | كل ما عليك فعله فقط ان تصفر |
Bart, ıslık çalarken şu gıcık melodiyi çalma demiştim. | Open Subtitles | (بارت) طلبت منك أن لا تصفر هذه النغمة المزعجة |
Kızlara ıslık çalmaz mısın? | Open Subtitles | هل تصفر على الفتيات ؟ |
Tamam, susarım. Yeter ki düdüğü çalma sen. | Open Subtitles | حسناً، سأتوقف عن الكلام إذاً، لكن لا تصفر بهذه الصافرة و حسب. |
Bu bebeğin düdüğü çaldığında belki ben de çalarım. | Open Subtitles | عندما تصفر هذه الجميلة ربما أفعل ذلك أيضا |
- kes şu ıslığı | Open Subtitles | -لا تصفر |
Uzay gemisinin bir parçasını gördüm ve yerkürenin üzerinde uçuyordu. | Open Subtitles | أرى جزء من المركبة و تصفر في طريق رحلتها |
Islık çalmayı biliyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تعلم كيف تصفر ؟ أليس كذلك ؟ |