Eğer bu kadar eminsen, neden bana bağırıyorsun? | Open Subtitles | . . إذا كنت متأكداً للغاية لم تصيح عليّ؟ |
Ne zaman ahlaksızca veya kanunsuzca bir iş yapsan ulusal güvenlik diye bağırıyorsun. | Open Subtitles | تصيح مردداً " أمن قومي " حينما تفعل أي شيء غير أخلاقي أو غير قانوني |
Mike amcası, onun önünde bağırma. -Onun gülmesine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | عم مايك، حاول ألا تصيح أمامها تذكر أننا نحتاج إضحاكها |
Bağırmana gerek yok tatlım. | Open Subtitles | لا حاجة أن تصيح يا عزيزي |
Hey. Altı numaralı masa kahve diye bağırıyor. Burada ne yapıyorsun? | Open Subtitles | المائدة رقم 6 تصيح من أجل القهوة ماذا تفعلين على أية حال ؟ |
Ağacın arkasına geçmiş "Takkeli çocuğu halledin!" diye bağırıyordun. | Open Subtitles | أنت اختبئت وراء شجرة وظلت تصيح ضعوا الطفل في القلنسوة |
Makinemi yüzüme doğru kaldırdım ve bu asker kafasını kaldırmaya çalıştı fakat gözleri "Beni çekme" der gibi bağırıyordu bu yüzden kameramı aldım ve başka yere doğru gittim. | Open Subtitles | رفعت كاميرتي لاصوره وحاول ان يحرك رأسه. وعيناه كانت تصيح الا اصوره |
Neden bu şekilde bağırıyorsun? | Open Subtitles | ما المسأله ؟ لماذا تصيح هكذا ؟ |
Şu çuvalın ve halatın olduğu plan. Neden bana bağırıyorsun? | Open Subtitles | تلك للحبل و الحقيبة لماذا تصيح في ؟ |
-Kovacaksan söyleyecek cesaretin de olsun. -Fotokopi de yok. Hâlâ bağırıyorsun. | Open Subtitles | إن كنت ستطردينني تحلي بالشجاعة الكافية - أو تصوير أية نسخ، لا زلت تصيح - |
Sadece bir tane verdi. Bana neden bağırıyorsun? | Open Subtitles | هي اخذت واحدة فقط لماذا تصيح بي |
- Sevgili dostum, bağırıyorsun. | Open Subtitles | -يـا عزيزي، أنت تصيح في وجهنـا |
Artık " Alıcı" diye bağırma. Nasıl bağır biliyor musun? "Kereste". | Open Subtitles | أنا لا أريدك أن تصيح بريكو بعد الآن هل تعرف بماذا تصيح؟ |
Onun önünde bağırma istersen. Çünkü onun gülmesine ihtiyacımız vaaaar. Tamaaaam. | Open Subtitles | عم مايك، حاول ألا تصيح أمامها تذكر أننا نحتاج إضحاكها |
Elimi ağzından çekeceğim. Sakın bağırma. Tamam mı? | Open Subtitles | سأنزع يدي عن فمك لكن لا تصيح بصوت عالي .. |
Bağırmana gerek yok. | Open Subtitles | لا حاجة لأن تصيح هكذا |
Anlıyorum. Bana mutlu mesut geçindiğiniz için bağırıyor olmalısın. | Open Subtitles | أرى أنك تصيح بي بدافع المباركة المتأصلة بك |
Korece mi yoksa Japonca mı bağırıyordun? | Open Subtitles | هل كنت تصيح بالكورية ام اليابانية؟ |
Onu son gördüğümde cipin arkasında bağırıyordu ve hayattaydı. | Open Subtitles | عندما كانت في الخلف وكانت تصيح وتتكلم |
- Eve dönmeliyim, yoksa annem bağırıp çağırır. | Open Subtitles | لا بد لي من العودة للمنزل وإلا سوف تصيح أمي في وجهي |
- Bak! bağırmayın bana! | Open Subtitles | لا تصيح في وجهي من فضلك لا تفعل هذا |
Konudaki tek hata, elinde milyonlarca ölen insan varsa ciğerlerin avazı çıktığı kadar doğru bakış açısı diye bağırır. | Open Subtitles | الخطأ الوحيد بنظريتهم هو عند وجود ملايين الناس تموت المنظور الصحيح هو أن تصيح بشدة |
Ponpon kızlar "Haydi takım Haydi!" diye bağırmaya başladığı zaman duyduğum tek şey Steven'ın: " Bildiğim iyi oldu. | Open Subtitles | لا، لقد كان الأمر سيء ، وحين تصيح رئيشة المشجعات عاش الفريق عاش |
En sevdiğim oyundur. Ama kazandığında ne diye bağırdığını hatırlayamıyorum. | Open Subtitles | هذه لعبتي المفضلة لكن لا أتذكر بما تصيح حين تفوز |
Bilok da kafesinin içinde deliye döner, çıldırır. Bunu asla sikemezsin! | Open Subtitles | هو خلف القضبان وهي تصيح, مجنون مجنون , لن تحصل على هذا |
Bir daha olmayacak. Teşekkür ederim. Dolly Parton'unki kadar büyük bir şeyden bahsetmiyorum ama bilirsin karşıdan bakınca insanı saçlar, saçlar diye Çığlık attıran, sanki öyle bağıran, anlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | وهذا الأمر لن يحدث ثانيةً شكراً لك لَكنَّك بحاجة لشّيء يجعل الناس تصيح |
Çavuşuna bağırdın diye kovuldun sanmıştım. | Open Subtitles | أنا فكّرت بأنك تصيح على رقيبك يجب طردك من منطقة القتل |