Bunu sağlayabilirim... ve evlilik yüzüğünü saklamak zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | أجل يمكنني تحقيق ذلك بدون أن تضطر لأن تلوث خاتم زواجك |
- Nasıl olsa söylemek zorunda kalacaksınız, Jack. - Kafatası, taş bir kaide üzerinde duruyordu. | Open Subtitles | سوف تضطر لأن تخبره فى النهاية يا جاك الجمجمة كانت على قاعدة حجرية |
Yine de okul sınırları içinden çıkmak zorunda kalacaksın. | Open Subtitles | مع ذلك, سوف تضطر لأن تلغى وأن تخرج من المبنى. |
eğer şanslıysak Jasmine'le evlenmek zorunda kalmıycaksın. | Open Subtitles | .بالإضافة إلى كونه أميراً لو كنا محظوظين، فلن تضطر لأن تتزوج "ياسمين" في الآخر |
Gerçek kimliğini saklamak zorunda olmadığın bir yere. | Open Subtitles | حيث لن تضطر لأن تخفي نفسك الحقيقية |