"تطيق" - Translation from Arabic to Turkish

    • dayanamıyorsun
        
    • katlanamıyorsun
        
    • tahammül
        
    • dayanamıyor
        
    • sabırsızlandığını
        
    • sabırsızlanıyorsun
        
    İşin aslı, oğlunu benimle paylaşmaya dayanamıyorsun. Open Subtitles الحقيقة أنكَ لا تطيق فكرة مشاركة ابنك معي.
    Başta benim olmama dayanamıyorsun değil mi? Open Subtitles أنت فقط لا تطيق فكرة أني سأكون المسؤول هنا
    Annenin Robbie'nin hatununu seninkinden daha fazla sevmesine katlanamıyorsun. Open Subtitles انت لا تطيق بأن أمك تحب فتاة روبي أكثر من فتاتك
    Karının erkeklerin başını döndürmesini, onları sarhoş etmesini istiyorsun ama bunun karının da hoşuna gidebileceği düşüncesine katlanamıyorsun. Open Subtitles أنت تريدها تحول حول الفتيان لإبقائهم بلهاء مثل هدير الشلال لكنك لا تطيق فكرة أنها قد تحب هذا أيضاً
    Biliyorum ve güzel olmasının yanı sıra Avery zeki ve aptallığa da tahammül etmiyor. Open Subtitles وعلاوة على جمالها، تتمتّع بالذكاء ولا تطيق الأغبياء
    - Büyükannem radyonun sesine dayanamıyor. Open Subtitles لا تطيق جدتي صوت الراديو القادم من عند الجيران
    Şişlikler iner inmez nasıl göründüğüne bakmak için sabırsızlandığını söyledi. Open Subtitles وتقول أنها لا تطيق صبراً حتى ترى ما تبدو عليه بعد زوال التورم
    "Çok Teşekkürler" demek ve tekrardan zehir dükkanına gitmek için sabırsızlanıyorsun. Open Subtitles انك لا تطيق ان تنتظر لتقول شكرا لك وتعود ادراجك الى محل السموم
    Gerçekten beni mutlu görmeye dayanamıyorsun, değil mi? Open Subtitles أنت لا تطيق مشاهدتي سعيداً أليس كذلك ؟
    Beni kazanırken görmeye dayanamıyorsun, değil mi? Open Subtitles أنتَ فقط لا تطيق رؤيتي أنجح، أليس كذلك؟
    Buna dayanamıyorsun. Open Subtitles و أنت لا تطيق هذا
    Annemin beni ve Amy'i sevmesine dayanamıyorsun. Open Subtitles أترى . أنت لا تطيق كون أمي تحبني أنا و(إيمي)اكثر
    Onun en iyi arkadaşım olmasına katlanamıyorsun. Open Subtitles أنت لا تطيق حقيقة أنه أصبح أفضل أصدقائي
    Sen kimseye katlanamıyorsun. Open Subtitles ليس بوسعك أن تطيق أحداً.
    Bu yüzden bana bakmaya katlanamıyorsun. Open Subtitles لهذا لا تطيق النظر لي
    katlanamıyorsun, değil mi? Open Subtitles أنت لا تطيق هذا؟
    Belli ki insanlara tahammül edemiyorsun. Open Subtitles من الواضح أنّك لا تطيق الآخرين
    Beni görmeye tahammül edememesine şaşırmamalı! Open Subtitles لاعجب أنها لا تطيق رؤية وجهي
    Dokunmaya tahammül edemediğin kadın mı? Open Subtitles التى لا تطيق أن تلمسها ؟
    Haklı olmama dayanamıyor. Open Subtitles حسنا, أنها لا تطيق ذلك عندما أكون على حق
    Beni görmeye dayanamıyor gibiydin. Open Subtitles كان كأنك لم تكن تطيق شكلى
    Beni mutlu görmeye dayanamıyor. Open Subtitles لا تطيق أن تراني سعيداً
    - Yakında her şeyin sona ereceğini ve eve gelip tarçınlı sıcak çikolata içmek için sabırsızlandığını söyledi. Open Subtitles - قالت أنّ الأمر سينتهي قريباً - ولا تطيق الانتظار للعودة إلى البيت لاحتساء الكاكاو بالقرفة
    Hayır, değil. Buradan çıkmak için sabırsızlanıyorsun. Open Subtitles كلا, ليس صعباً عليك لا تطيق صبراً حتى تخرج من هنا

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more