Belki de hayatımın en mutsuz yılıydı. | TED | وربما كان ذلك العام الأكثر تعاسة من حياتي. |
Birilerini mutsuz etmesi için, ...gençliğimi feda edip büyütmedim oğlumu... | Open Subtitles | لم أتخلى عن شبابي فى تربيته حتى يتسبب فى تعاسة شخص ما. |
Bu konuda kimse benden daha mutsuz olamaz. | Open Subtitles | ليس هناك من هو أكثر تعاسة بشأنْ هذا منّي أنا. |
Ne yazıkki birçoğunuz geçecek ama içinizde birkaç kişi var ki sefil bir şekilde beceremeyecekler ve bir kez daha hepimize buraya ait olmadıklarını gösterecekler. | Open Subtitles | من المحزن، معظمكم سينجح لكن هنالك واحد أو اثنان منكم سيفشل بكل تعاسة |
Çünkü fazlasıyla sefil geçireceğim hayattan biraz daha kısmak istiyorum. | Open Subtitles | لأن هذا سيقلل من نسبة حياتي التي سأقضيها في تعاسة كاملة |
Ama sonra öteki dünyada da aynı ıstırabı çekmeye devam edeceğimden korkuyorum. | Open Subtitles | لكن، عندها في العالم الأخر، بالتأكيد هناك تعاسة أكبر، أنا خائفة |
Bak, Kay mutluluğunu başkasının mutsuzluğu üzerine inşa etmen zor olacak. | Open Subtitles | تعلمي , كاي, انه من الصعب ان تبني سعادتك على تعاسة شخص ما |
Kendini yinelemeye mahkum bir trajedi mi? | Open Subtitles | تعاسة محكوم عليها بتكرار نفسها مرة تلو الآخرى |
Artık insansın ve umarım bunun sebebi seni sonsuza kadar mutsuz olacağına inandırmış olmam değildir. | Open Subtitles | وها أنت الآن إنسانة، لذا آمل أن هذا ليس بسبب أنّي أقنعتك بأنّك ستعيشين في تعاسة أبد الدهر. |
Bonnie ile bu yüzden mutsuz olacağını Aşağıdaki 6 artı on yıllardır. | Open Subtitles | لكي أحيا في تعاسة خلال الـ 60 سنة المقبلة. |
Kimse benden daha mutsuz olamaz. | Open Subtitles | لا يمكن لأحد أن يكون أكثر تعاسة مني |
- Daha mutsuz olamazdım. - Lütfen. Rol yapmayı bırak. | Open Subtitles | لا يمكن ان اكون اكثر تعاسة - ارجوك توقفي عن خداعنا - |
İki kez boşanmış, mutsuz bir kadın olmasına engel olmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | إنّي أحاول عتقها من تعاسة طلاقٍ ثانٍ |
Bir insan dünyanın en özgür ve refah düzeyi en yüksek ülkesinde yaşarken neden mutsuz hisseder veya anti-sosyal bir tavır sergiler? | Open Subtitles | دون أن يهدد إستمرارها كما هي. فما الذي قد يتسبب في تعاسة احدهم ، ما الذي قد يدفعه الى الإنخراط في سلوك معاد لمصلحة مجتمع، |
Onun sefil olmaktan başka çaresi yok. | Open Subtitles | ليس لديه خيار سوى العيش في تعاسة |
Tekrar edip duran sefil bir döngüde yaşıyordum. | Open Subtitles | عِشت حلقة تعاسة متكررة. |
Şuna bak. sefil bir adam. | Open Subtitles | أنظروا لهذا رجل في تعاسة |
İnsan doğası böyle, birisinin mutluluğu başka birinin ıstırabı demektir. Her zaman değil baba. | Open Subtitles | إنها طبيعة البشر أن تبنى سعادة شخص على تعاسة آخر |
Hive ve kahrolası ıstırabı. | Open Subtitles | القفير؟ تعاسة لعينة |
Mutluluğumuzu başkalarının mutsuzluğu üzerine mi kurmuştuk? | Open Subtitles | هل بنينا سعادتنا على تعاسة الاخريين؟ |
Başkasının mutsuzluğu benim mutluluğum olsun istemezdim ama Raynell'e isteyip de asla sahip olamadığım bütün o bebekler yerine âşık oldum. | Open Subtitles | لا أريد أن أحصل على سعادتي من تعاسة شخص أخر لكن لقد أعتبرت " ريناد " الطفلة التي أردت الحصول عليها ولم ألدها |
Kendini yinelemeye mahkum bir trajedi mi? | Open Subtitles | تعاسة محكوم عليها بتكرار نفسها مرة تلو الآخرى |