"تعذبه" - Translation from Arabic to Turkish

• işkence

Kime daha çok işkence ediyordun bilmiyorum bana mı ona mı.
لا أستطيع القول من الذي تعذبه أنت أكثر. أنا أو هو.

Ona işkence ettiğinde merhamet dilendi mi?
هل كان يصرخ من أجل الرحمه عندما كنت تعذبه ؟

Ona daha fazla işkence çektirmeyeceksiniz, değil mi?
أنت لا تريد أن تعذبه أكثر من هذا، أليس كذلك؟

Rosaline denen taş yürekli haspa, öyle işkence ediyor ki aklını kaçıracak bizim oğlan.
هل ذهب لقاسية القلب روزالين إنها تعذبه حتى أنه سيسجن

Ona işkence yaptığını bilseydim bölmek istemezdim.
لو كنت اعرف أنك كنت تعذبه لم أكن سأقوم بمقاطعتك

Eğer bu adam iddia ettiği gibi masumsa Başkan olarak ilk hareketiniz bu adama işkence edilmesini tasdik etmeniz olacaktır.
لو أن هذا الرجل بريء كما يدعي فسيكون أول قرار لك كرئيس هو أن تعذبه

- Belki cevaplar bu makinada saklıdır. - Öyleyse ona sorun, işkence yapmayın.
. هذه الآلة قد تحمل الجواب أذاً أسأله لا تعذبه

- Yani ya ona ya da bana işkence söz konusu.
رائع, أما ان تعذبه أو تعذبني ؟ هناك شخص قادم

Ne yazıkki Olivia, işkence edebileceği yeni birini bulana kadar elindekini bırakmayan tipte bir kız.
لسوء الحظ، هي من صنف النساء التي لا تستمر بحياتها حتى تجد لها رجلا ضعيفاً تعذبه

Evet, gördüğünüz üzere, işkence yaptığınız adam, acısı dinene kadar, hiçbirşey anlatmayacak.
والآن كما ترى ضحيتك الذي تعذبه سيقول اي شيء حتى يجعل الألم يختفي

Ama sonra döndünüz. Yıllarca yaptığınız gibi ona işkence ettiniz.
،وبعد ذلك قد عدت لكي تعذبه كما فعلت كل تلك السنوات

Biraz daha işkence etsen? Bilgiye ihtiyacım var. Yapamam.
أودك أن تعذبه أكثر، أريد المزيد من المعلومات

..onu dövüyor, ona işkence yapıyor ve sen çıkageliyorsun günü kurtarıyorsun.
تضربه , تعذبه وتأتي أنت و تنقذه

Olamaz. Canavar kadın ona yine işkence ediyor.
اوه, لا, المرأة المتوحشة تعذبه ثانية

Tam olarak nasıl işkence edeceksin?
كيف تعذبه بالضبط؟

Neden ona böyle işkence ediyorsun?
لماذا تعذبه بهذا الشكل ؟

Bak, Sybil zihnine işkence yapıyor ve benim zihninde dolanmam durumu daha da kötüleştiriyor.
أنصت، (سيبل) تعذبه ذهنيًا، وأظن تطفلي على دماغه يزيده سوءًا.

Thomas annemin işkence etmediği tek çocuktu.
(ثوماس) كان الوحيد الذي لم تعذبه أمنا.

- Bak, Elijah. Ona işkence etmene izin vermeyeceğim, anladın mı?
-لن أدعك تعذبه يا (إيلايجا)، مفهوم؟