| Kamyonu bu yeni koordinatlara kadar takip edebildim. Şehrin kuzeyinde ufak bir kasaba. | Open Subtitles | لقد تعقبتُ الشاحنة إلى هذه الإحداثيّات الجديدة لما يبدو أنّها بلدة صغيرة شمال المدينة. |
| Kamyonu bu yeni koordinatlara kadar takip edebildim. Şehrin kuzeyinde ufak bir kasaba. | Open Subtitles | لقد تعقبتُ الشاحنة إلى هذه الإحداثيّات الجديدة لما يبدو أنّها بلدة صغيرة شمال المدينة. |
| Bu seri numaranın izini sürdüm. Uzaktan kumandalı bir uçağın devre kartına aitmiş. | Open Subtitles | لقد تعقبتُ رقم التسلسل إنّه لجهاز تحكم عن بعد لطائرة إلكترونية |
| Telefon sinyallerinin izini sürdüm, kulenin verdiği son işaret buradan 10:00 cıvarında alınmış. | Open Subtitles | ، لذا تعقبتُ إشارة هاتفهـا وآخر إلتقاط للإشارة من البرج الخـلوي كانت صادرة من هنـا ، فى حوالي الـساعة العاشرة |
| İlk yorum yapan ve bir şey yazanı takip ettim. | Open Subtitles | لذلكـ فقد تعقبتُ أول أشخاصٍ قاموا بذكره او بالحديثِ عنه |
| Listo'nun cep telefonunu, Summerlin'deki bir tavan arasına kadar takip ettim. | Open Subtitles | تعقبتُ هاتف ليستو حتى الدور علوي في سمرلين |
| Buldum droidin izini Hoth'ta. | Open Subtitles | [تعقبتُ الآليَّ المحارب إلى [هوث. |
| Sahilde, bayan Roosevelt'in yanından ayrılmadan önce Franklin'e gelen mesajın izini sürdüm. | Open Subtitles | إذن تعقبتُ تلك الرسالة النصيّة التي تلقاها (فرانكلين) قبل ترك (روزفلت) على الشاطئ. |
| Öğrenci muhabirin izini sürdüm. Bilgiyi verenin yüzme koçu Brian Thomas olduğunu doğruladı. | Open Subtitles | تعقبتُ الطالبة الصحفية والتي أكدت أنّ المخبر كان (براين توماس)، مدرب السباحة. |
| IP adresini takip ettim. | Open Subtitles | لقد تعقبتُ العنوان على النت |
| Cadıyı Chance Harbor'a kadar takip ettim. | Open Subtitles | "تعقبتُ الساحر إلى "تشانس هاربور |