"تعلمُ" - Translation from Arabic to Turkish

    • Biliyorsun
        
    • bilirsin
        
    • biliyorsunuz
        
    • Biliyor
        
    • biliyordun
        
    • bilmiyorsun
        
    • biliyorsundur
        
    • bilmiyor
        
    • farkındasın
        
    Hiç hoş değil adamım. Biliyorsun ki iyi bir kaykaycı değilim. Open Subtitles هذا غيرُ لطيفٍ يا رجل فأنتَ تعلمُ أنّني لستُ متزلّجاً ماهراً
    Yeni bir iş üzerinde çalışıyorum, bunu sen de Biliyorsun. Open Subtitles أنا أعملُ على أشياء جديدة الأن و انت تعلمُ ذلك
    Birbirimize sırtımızı yaslayabilmeliyiz, bilirsin, güvenebilmeliyiz. Open Subtitles يجب أن نتمكَّنَ من الاتِكال على بعضِنا البَعض تعلمُ ذلك؟ أن نثقَ ببعضنا البَعض
    Mallory Cerone'na işkence ve tecavüz ettiğini ve öldürdüğünü biliyorsunuz değil mi? Open Subtitles أنتَ تعلمُ مسبقاً بأنهُ قامَ بتعذيبَ ،أغتصاب و قتل (مالوري سيرون) نعم
    O kedi benim kucağıma oturdu ve bir şeyler Biliyor. Open Subtitles لقد جلست تلك الهرّةُ في حضني وتلكَ الهرّةُ تعلمُ شيئاً
    Evet, var, ve izin istemedin çünkü alamayacağını biliyordun. Open Subtitles بلى,أنت بحاجةٍ له,وأنت لم تطلبني الإذن لإنك تعلمُ أنك لن تحصل عليه.
    Hâlâ şehirde olup olmadıklarını bile bilmiyorsun. Open Subtitles أنت لا تعلمُ حتى إذا ما زالوا فى المدينة.
    Bu gece olanları etrafta anlatırsan ne olacağını eminim biliyorsundur. Open Subtitles وأنا واثقً بِأنك تعلمُ ماسيحدُث أن ذهبت بِالأرجاء مُخبراً الأخرين بِحكايات عن هذه الليلة
    Kızım bunu bilmiyor ve öyle kalmasını istiyorum. Open Subtitles وابنتي لا تعلمُ وأريدُ أن يبقى الأمرُ كذلك
    Babam masum ve sen de bunun farkındasın. Open Subtitles والدنا بريء، و أنتَ تعلمُ ذلك.
    Biliyorsun, elimden gelen tüm yardımı yaparım. Open Subtitles حسناً، تعلمُ أني سأفعلُ ما أقدرُ عليه للمُساعدَة
    Yüksek tansiyon sorunu olduğunu Biliyorsun, değil mi? Open Subtitles تعلمُ أنهُ يُعاني من ارتفاع ضغطِ الدَم، صحيح؟
    Uzak dur kardeşim. Artık uyuşturucu almıyorum Biliyorsun. Open Subtitles إذهَب يا فتى، تعلمُ أني لا يُمكنني تعاطي المخدرات
    Biliyorsun haksız yere yargılanıp, Open Subtitles تعلمُ أنّني أخاف من أنّ إدانتي عن طريق الخطأ..
    Avukatlar ve müvekkillerin bir davada nasıl yakın çalıştıklarını bilirsin. Open Subtitles تعلمُ كيف يعمل المحامون و العملاء من أجل المحاكمة.
    bilirsin, ben sadece... ..burada hizmet edecek kimse yoktu. Open Subtitles و أنت تعلمُ ذلك . لم يكن هنالك أيّ أحدٍ ليخدمنيّ
    - Yeterli desteği sağlasınlar. - Bunu yapamayacağımı biliyorsunuz, efendim. Open Subtitles تعلمُ أنّي لا أستطيعُ ذلك يا سيّدي.
    Orada yangın olmadığını nereden biliyorsunuz efendim? Open Subtitles كيف تعلمُ أنّه لا يوجد حريق, سيدي ؟
    Biliyor musun ayakkabının üzerinde büyük bir havuç parçası duruyor. Open Subtitles أجل، أبي ، شكرا لك. تعلمُ أنّ لديك قطعة من الجزر في حذائك ؟
    Anlamıyorum. Madem biliyordun, neden onunla konuşup ona yardım etmeye çalışmadın? Open Subtitles لا أفهمُ ذلك، إن كنت تعلمُ بشأن ذلك لمَ لا تحاول التحدّث معه ومساعدته؟
    Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun. Ne görüp ne çektiğimle ilgili hiçbir şey bilmiyorsun. Open Subtitles ،إنّكَ لا تعلمُ شيئًا عنّي .ما رأيته، ما مررتُ به
    Umarım ne yaptığını biliyorsundur. Open Subtitles أتمنى بأنَّك تعلمُ ما أنتَ فاعله
    Tessa Marchetti bir şey bilmiyor ayrıca sizin tarafınızda. Open Subtitles تيسّا ماركيتي لا تعلمُ شيئًا ، وهي بصفّك
    Şu an bireysel çalışma saatini astığımın farkındasın, değil mi? Open Subtitles تعلمُ أنني أضيعُ ساعات الدراسة الذاتية؟

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more