Hiç hoş değil adamım. Biliyorsun ki iyi bir kaykaycı değilim. | Open Subtitles | هذا غيرُ لطيفٍ يا رجل فأنتَ تعلمُ أنّني لستُ متزلّجاً ماهراً |
Yeni bir iş üzerinde çalışıyorum, bunu sen de Biliyorsun. | Open Subtitles | أنا أعملُ على أشياء جديدة الأن و انت تعلمُ ذلك |
Birbirimize sırtımızı yaslayabilmeliyiz, bilirsin, güvenebilmeliyiz. | Open Subtitles | يجب أن نتمكَّنَ من الاتِكال على بعضِنا البَعض تعلمُ ذلك؟ أن نثقَ ببعضنا البَعض |
Mallory Cerone'na işkence ve tecavüz ettiğini ve öldürdüğünü biliyorsunuz değil mi? | Open Subtitles | أنتَ تعلمُ مسبقاً بأنهُ قامَ بتعذيبَ ،أغتصاب و قتل (مالوري سيرون) نعم |
O kedi benim kucağıma oturdu ve bir şeyler Biliyor. | Open Subtitles | لقد جلست تلك الهرّةُ في حضني وتلكَ الهرّةُ تعلمُ شيئاً |
Evet, var, ve izin istemedin çünkü alamayacağını biliyordun. | Open Subtitles | بلى,أنت بحاجةٍ له,وأنت لم تطلبني الإذن لإنك تعلمُ أنك لن تحصل عليه. |
Hâlâ şehirde olup olmadıklarını bile bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تعلمُ حتى إذا ما زالوا فى المدينة. |
Bu gece olanları etrafta anlatırsan ne olacağını eminim biliyorsundur. | Open Subtitles | وأنا واثقً بِأنك تعلمُ ماسيحدُث أن ذهبت بِالأرجاء مُخبراً الأخرين بِحكايات عن هذه الليلة |
Kızım bunu bilmiyor ve öyle kalmasını istiyorum. | Open Subtitles | وابنتي لا تعلمُ وأريدُ أن يبقى الأمرُ كذلك |
Babam masum ve sen de bunun farkındasın. | Open Subtitles | والدنا بريء، و أنتَ تعلمُ ذلك. |
Biliyorsun, elimden gelen tüm yardımı yaparım. | Open Subtitles | حسناً، تعلمُ أني سأفعلُ ما أقدرُ عليه للمُساعدَة |
Yüksek tansiyon sorunu olduğunu Biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | تعلمُ أنهُ يُعاني من ارتفاع ضغطِ الدَم، صحيح؟ |
Uzak dur kardeşim. Artık uyuşturucu almıyorum Biliyorsun. | Open Subtitles | إذهَب يا فتى، تعلمُ أني لا يُمكنني تعاطي المخدرات |
Biliyorsun haksız yere yargılanıp, | Open Subtitles | تعلمُ أنّني أخاف من أنّ إدانتي عن طريق الخطأ.. |
Avukatlar ve müvekkillerin bir davada nasıl yakın çalıştıklarını bilirsin. | Open Subtitles | تعلمُ كيف يعمل المحامون و العملاء من أجل المحاكمة. |
bilirsin, ben sadece... ..burada hizmet edecek kimse yoktu. | Open Subtitles | و أنت تعلمُ ذلك . لم يكن هنالك أيّ أحدٍ ليخدمنيّ |
- Yeterli desteği sağlasınlar. - Bunu yapamayacağımı biliyorsunuz, efendim. | Open Subtitles | تعلمُ أنّي لا أستطيعُ ذلك يا سيّدي. |
Orada yangın olmadığını nereden biliyorsunuz efendim? | Open Subtitles | كيف تعلمُ أنّه لا يوجد حريق, سيدي ؟ |
Biliyor musun ayakkabının üzerinde büyük bir havuç parçası duruyor. | Open Subtitles | أجل، أبي ، شكرا لك. تعلمُ أنّ لديك قطعة من الجزر في حذائك ؟ |
Anlamıyorum. Madem biliyordun, neden onunla konuşup ona yardım etmeye çalışmadın? | Open Subtitles | لا أفهمُ ذلك، إن كنت تعلمُ بشأن ذلك لمَ لا تحاول التحدّث معه ومساعدته؟ |
Benim hakkımda hiçbir şey bilmiyorsun. Ne görüp ne çektiğimle ilgili hiçbir şey bilmiyorsun. | Open Subtitles | ،إنّكَ لا تعلمُ شيئًا عنّي .ما رأيته، ما مررتُ به |
Umarım ne yaptığını biliyorsundur. | Open Subtitles | أتمنى بأنَّك تعلمُ ما أنتَ فاعله |
Tessa Marchetti bir şey bilmiyor ayrıca sizin tarafınızda. | Open Subtitles | تيسّا ماركيتي لا تعلمُ شيئًا ، وهي بصفّك |
Şu an bireysel çalışma saatini astığımın farkındasın, değil mi? | Open Subtitles | تعلمُ أنني أضيعُ ساعات الدراسة الذاتية؟ |