Uzun ve mutlu bir yaşam istiyorsan, ikisinden de uzak dur. | Open Subtitles | إذا كنت تريد أن تعيش حياة طويلة وسعيدة أبقى بعيدا عنهم |
Senin için üzüldüm. Acıklı bir yaşam sürmüş olmalısın. Normalde ne iş yaparsın? | Open Subtitles | . أشعر بالأسف إتجاهك ، لا بد أنك تعيش حياة حزينة ماذا تعمل بالعادة؟ |
Ama bambaşka bir hayatın olduğunu öğrendiğim anda ucuz atlatmışım dedim. | Open Subtitles | ولكن عندما علمت أنك تعيش حياة مزدوجة لقد أدركت أني تلقيت طلقة |
Ve birden hiç düşünmediğin bir hayatın olur. | Open Subtitles | وفجأة تعيش حياة لم تعتقد ابداً انك ستعيشها |
İki hayat yaşadığını ve her gün bana yalan söylediğini biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك تعيش حياة مزدوجة... وتضطر للكذب بشأن ذلك كل يوم |
Daha sonra hayatı zorlaştı. Bazı rus mafyalarına dahil oldu. | Open Subtitles | بدأت تعيش حياة صعبة للغاية وإنضمت إلى بعض العصابات الروسية |
Çok ilkeli bir hayat yaşayabilirsin ama kimseye bir iyiliğin dokunmaz. | Open Subtitles | يمكنك أن تعيش حياة مليئة بالمبادئ وأن لا تصنع معروفاً واحداً لأيّ شخص |
Bay Lugosi çok heyecanlı bir yaşam sürmüş olmalısınız. | Open Subtitles | رباه يا سيد لوغوسي لا بد أنك تعيش حياة مثيرة |
Bence bu taze suçlar için. Bir de, sen hep temiz bir yaşam için çalıştın. | Open Subtitles | أعتقد ان هذا من أجل الجرائم الجديدة بالأضافه أنك حاولت دائماً ان تعيش حياة نظيفة |
Bak, tek yaptığım sana bir gelecek vermek... Normal bir yaşam şansı. | Open Subtitles | انظر، كل ما فعلته هو الاتاحة لك في المستقبل فرصة بأن تعيش حياة طبيعية |
Düşünüyordum da şanslı bir yaşam süren tek kişi sen değilsin Shawn. | Open Subtitles | تَعْرفُ، أنا أَعتقدُ. أنت لَسْتَ الوحيدَ الذي تعيش حياة ساحرة ،شون. |
Eğer bu yılı yaşarsan, uzun bir hayatın olacak. | Open Subtitles | , إذا كنت تعيش الماضي من هذا العام . عليك أن تعيش حياة طويلة |
Muhtemelençokiyibir işin..., ...çok iyi bir ilişkin, ...ve çok iyi bir hayatın olmayacağı gerçeğini. | Open Subtitles | من المُحتمل أنكَ لنْ تحظى بوظيفة جيدة، وقد تكونُ في علاقة غير جيدة تمامًا، وأنكَ قد تعيش حياة ليست رائعة أبدًا. |
Harbiden çok tuhaf bir hayatın varmış. | Open Subtitles | عليّ ان أخبرك يار جل، إنك تعيش حياة عجيبة بحق! |
Birkaç ay önce annenin gizli bir hayat yaşadığını ve eşcinselliğini senden gizlediğini öğrendin. | Open Subtitles | اذا .. قبل بضعة أشهر عرفتي أن والدتك كانت تعيش حياة سرية |
Felçli köpeklerin tekerlekle normal bir hayat yaşadığını gördüm. | Open Subtitles | فقد رأيت كلاباً بحالات شلل تعيش حياة كاملة بإستخدام العجلات |
Kötü bir hayat yaşadığını söylüyorum. | Open Subtitles | ما أقوله هو أنك تعيش حياة سيئه |
12 yaşına gelene kadar bir şekilde iyi bir hayatı oluyor | TED | وحتى الثانية عشر من عمرها، بطريقة ما، تعيش حياة جيدة. |
Şimdi onun muhteşem hayatı hakkındaki bu yazıları okuyorum o da ünlülerin bileklerini ovuyor. | Open Subtitles | الآن أقرأ أنها تعيش حياة رغد وترافق المشاهير |
Düzgün bir hayat yaşayabilirsin. | Open Subtitles | يمكنك ان تعيش حياة مستقيمة |
Yani, eğer pişmanlıksız bir hayat yaşamak istiyorsanız aslında sizin için bir ihtimal var. | TED | لذلك في الحقيقة، إذا أردت أن تعيش حياة خالية من الندم، هناك إختيار مفتوح أمامك. |
En tatlı intikamın, mutlu ve özgür bir hayat sürmeniz olduğunu görebilir misiniz? | TED | هل يمكنكم رؤية أن أحلى انتقام هو أن تعيش حياة سعيدة وكاملة وحرة؟ |