Suçlu olduğunu düşünüyorsun çünkü ondan nefret ediyorsun. | Open Subtitles | إتك تفترض أنه مذنب لأنك تكرهه جداً، صحيح؟ |
Fakat bu bir sorun, çünkü hayatındaki bütün insanların bu durumu kabullenmeyeceğini varsayıyorsun. | Open Subtitles | ولكنها مشكلة بالنسبة لك لأنك تفترض أن كل المحيطين بك لن يتقبلوا الأمر |
Hiçbir şey farz etme. O manyağı evimde görmek istemiyorum | Open Subtitles | لا تفترض أبداً، لا أريد ذلك المجنون في منزلي |
Sence böyle bir tadilat için gerekli parayı nerden buldu? | Open Subtitles | من أين تفترض أنه حصل على المال لإعادة تجديد المتجر؟ |
de. Kendi algının objektif doğru olduğunu sanma. | TED | لا تفترض أن تصورك أو رأيك الخاص هو الحقيقة الموضوعية. |
-Peki neden ne kadar kötü olduğunu tahmin edemezsin dedin? | Open Subtitles | نعم ولماذا كنت تفترض سوء الوضع عندما نخبر الأم . |
Her şey istediğin gibi olacak sanıyorsun. | Open Subtitles | تفترض ان الامور يكون بالطريقة التي تريدها. |
- Haydi, tamam. - Hippy, her şeyin bir komplo olduğunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | هيبى أنت تفترض ان كل شئ لة علاقة بالمؤامرة |
İnançtan bahsettiğimde, neden her zaman Tanrı'dan söz ettiğimi düşünüyorsun? | Open Subtitles | عندما أتحدث عن الإيمان لم تفترض دائماً أنني أتحدث عن الإله |
Sense karşına çıkan herkes seni becerecekmiş gibi düşünüyorsun. | Open Subtitles | يجب ان تفترض ان ليس كل الناس يريدون القضاء عليك |
Fakat bu bir sorun, çünkü hayatındaki bütün insanların bu durumu kabullenmeyeceğini varsayıyorsun. | Open Subtitles | ولكنها مشكلة بالنسبة لك لأنك تفترض أن كل المحيطين بك لن يتقبلوا الأمر |
Yani derimin rengine bakarak üzerimde uyuşturucu taşıdığımı varsayıyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | إذاً فقط وبسبب لون بشرتي , تفترض إنني أحمل مخدرات ؟ |
Icarus I'i uçurabileceğimizi varsayıyorsun. | Open Subtitles | أنت تفترض أننا سنكون قادرين على توجيه أكريوس 1 |
Bunun ona yardım edeceğini farz ediyorsunuz, ama aslında bilmiyorsunuz. | Open Subtitles | تفترض أن الدواء كان ليساعدها، لكنك لا تعلم |
Hiçbir zaman bir kızın kolay ya da aşırı namuslu geçinen biri olduğunu farz etmeyin. | Open Subtitles | لا تفترض ان المرأة سهلة المنال أو مُحتشمة |
Sence neden bu tarafa doğru geliyor? | Open Subtitles | الذي تفترض كل الذي هل يعمل طريق صعودا هنا؟ |
Lütfen bana, bilmediğim bir şeyi söyleyebileceğini sanma. | Open Subtitles | ارجوك لا تفترض انك سوف تخبرني اي شيئ بالفعل انا لا اعرفه |
Ve istihbarat bürosu için çalışacağımı nasıl tahmin ettin? | Open Subtitles | و كيف يمكنك أن تفترض أنني سوف اعمل لدى المخابرات الهندية ؟ |
Nasıl iyi vakit geçirileceğini bilmediğimizi mi sanıyorsun? | Open Subtitles | ماذا ؟ أنت تفترض أنه لا نستطيع قضاء وقت جميل؟ |
Haklısın. Onu öldüreceğini düşündün. | Open Subtitles | أنت محق كنت تفترض انه سيقتلها فقط |
İkincisi, erkeklerin bana kötü davrandığı nereden çıktı? | Open Subtitles | مالذي يجعلك تفترض أن الرجال يعاملونني بسوء ؟ |
Fırlatmaya hazır olacak, başka denizaltılar olduğunu farzediyorsun. | Open Subtitles | أنت تفترض بوجود غواصات بديلة لنا مستعدة للاطلاق |
Bakın, ben aptal değilim. Bilmediğimi mi zannediyorsun? | Open Subtitles | اسمع ، أنا لست غبياً هل تفترض أنني لا أعلم ذلك ؟ |
Yani Lionel'ın buraya kürtaj için mi geldiğini düşünüyorsunuz? | Open Subtitles | هل تفترض بأن ليونيل أتى إلى هنا لكي يدفعها على الإجهاض؟ |
-Saldırmak niyetinde olduklarını varsayıyorsunuz. -Anlaşma açıkça bir savaş hazırlığı. | Open Subtitles | أنت تفترض أنهم سيهجمون - الإتفاقية واضحة كمقدمة لحرب - |
Ki Ho Sang bulunup suçluluğu ispatlanana kadar hiç bir varsayımda bulunma ve çalışmaya devam et. | Open Subtitles | لا تفترض أي شيء حتى يتم العثور على هو كي سانج من قبل الشرطة وتثبت إدانته وحاول العثور على الحقائق الثابتة. |
Benimle ilgili hiçbir şeyi varsaymaya kalkma. Ne viski zevkimi, ne de erkeklerdeki zevkimi. | Open Subtitles | حسناً، لا تفترض أي شيء يتعلق بي ذوقي في الويسكي أو ... |