Sana doğru gelmediğini biliyorum ama doğru şeyi yapıyorsun. | Open Subtitles | أعلم كيف تشعر الآن ، لكنك تفعل الشيء الصحيح |
Sana doğru gelmediğini biliyorum ama doğru şeyi yapıyorsun. | Open Subtitles | أعلم كيف تشعر الآن ، لكنك تفعل الشيء الصحيح |
Temel olarak insan olmak ve doğru şeyi yapmak anlamına geliyor. | TED | هذا يعني أساسا أن تكون إنسان وأن تفعل الشيء الصحيح. |
Vance, böyle bir işteysen bazen, doğru şeyi yapmak için kuralları boş vermen gerekebilir, tamam mı? | Open Subtitles | فانس ، في هذا العمل أحيانا عندما تريد أن تفعل الشيء الصحيح يجب ان ترمي كتاب القانون في الخارج حسنا؟ |
Bu insanlar doğru olanı yapmaya çalışıyor. | Open Subtitles | وهي تحاول أن تفعل الشيء الصحيح لهؤلاء الناس |
Tüm o gizemine ve yanlış adımlarına rağmen her zaman doğru olanı yapmaya çalıştı. | Open Subtitles | مع كل لها أسرار والعثرات، انها تحاول دائما أن تفعل الشيء الصحيح. |
Yanına gelip aşağıda olduğumu bildirmek ve doğru olanı yaptığını söylemek istedim. | Open Subtitles | حسناً'أردت فقط أن أمر عليك وأخبرك أنك تفعل الشيء الصحيح |
Ya da senin doğru şeyi yapmanı beklemekten sıkıldım. | Open Subtitles | أو مرضت من الانتظار لك أن تفعل الشيء الصحيح |
Doğru olanı yapıyorsunuz. Elimizi kana bulayamayız. | Open Subtitles | أنت تفعل الشيء الصحيح يا سيدي لا نريد أن تتلطخ أيدينا بالدماء |
Kendinde değilken bile doğru şeyi yapıyorsun. | Open Subtitles | حتى وان لم تكن على طبيعتك فأنت تفعل الشيء الصحيح |
doğru şeyi yapıyorsun. Meraklanma. | Open Subtitles | أنت تفعل الشيء الصحيح لاتقلق |
doğru şeyi yapıyorsun. | Open Subtitles | أنت تفعل الشيء الصحيح. |
Hayır, doğru şeyi yapıyorsun. | Open Subtitles | لا. أنت تفعل الشيء الصحيح |
Ne zaman yalan söylesen bu doğru şeyi yapmak oluyor. | Open Subtitles | عِندما تكذب تكون " تفعل الشيء الصحيح " ـ |
doğru şeyi yapmak istiyorsun. | Open Subtitles | هل تريد أن تفعل الشيء الصحيح. |
Çocuk yalnızca doğru olanı yapmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | كان يحاول فقط أن تفعل الشيء الصحيح. |
Yani, doğru olanı yapmanızı istemeyen veya ihtiyacı olmayan bir şehirde yolsuzlukları ortaya çıkarmaya çalışan ve doğru olanı yapmaya çalışan genç dedektif ile tanışacaksınız. | Open Subtitles | لذا، فأنت تقابل هذا المُحقِق الشاب الذي هو عازم على كشف الفساد وفعل الشيء الصحيح في المدينة التي لا تريد بالضرورة لك أن تفعل الشيء الصحيح |
Bir aptal, bir suçlu... belki de sadece herkes gibi doğru olanı yapmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | الجاهل، مجرم ... ربما أنا مثل أي شخص آخر تحاول أن تفعل الشيء الصحيح. |
Çünkü her daim doğru olanı yaptığını düşünüyorum. | Open Subtitles | لأنك تبدو عادة أنك تفعل الشيء الصحيح |
Ya da senin doğru şeyi yapmanı beklemekten sıkıldım. | Open Subtitles | أو مرضت من الانتظار لك أن تفعل الشيء الصحيح |
Doğru olanı yapıyorsunuz. | Open Subtitles | -انت تفعل الشيء الصحيح |