Kızın biri bileğini kesiyor, sen ancak maçı düşünüyorsun. | Open Subtitles | الفتاة قطعت شراينها و كل ما تفكر به المباراة ؟ |
Kocasını kurtarınca kahraman olup onu geri kazanacağını düşünüyorsun. | Open Subtitles | ما تفكر به هو أن تنقذه فتكون بطلاً و تستعيدها ثانيةً |
Seni doktor olarak işe alamam, ama hâlâ bana ne düşündüğünü söyleyebilirsin. | Open Subtitles | لا يمكنني تعيينك كطبيب لكن ما يزال بإمكانك إخباري بما تفكر به |
Kafamda bir sürü fikir dolanıyor ama gerçekten ne düşündüğünü bilmek istiyorum. | Open Subtitles | لدي العديد من الأفكار برأسي لكنني أريد أن أعرف مالذي تفكر به |
Aşırı Dürüstlük inancın düşündüğün her şeyi söylemek zorundasın anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | هل نزاهتكّ الراديكيلية الراهنة تعني إستلزامك لقول كل شيء تفكر به ؟ |
Gözlerinin içine bakarsan zihnini okuyabilirler. - aklından geçenleri bilirler. | Open Subtitles | إذا نظروا لعينك يمكنهم قراءه أفكارك وما تفكر به |
Böyle bir zamandı ve sen bunu düşünüyordun! | Open Subtitles | في وقت مثل هذا هذا كل ما يمكنك ان تفكر به |
- Hayır hiç kimse kalbimi kırmayacak. - Kabul et, Her zaman bunu düşünüyorsun. | Open Subtitles | ـ لن يكسر أحد قلبي ـ إعترف بذلك ، إنك تفكر به باستمرار |
Kendi başının çaresine bakamayan biri olduğumu düşünüyorsun. | Open Subtitles | أعرف ما تفكر به ، أبدو أنني لا أستطيع تدبر أمري |
Düşünmediğin ve ilgilenmediğin müddetçe her şeyin iyi olacağını düşünüyorsun. | Open Subtitles | تظن أن كل شيء بخير طالما لا تفكر به ولا تتعامل معه |
Belki de böyle söylemelisin, ben aşağılık herifin tekiyim çünkü bence zaten böyle düşünüyorsun | Open Subtitles | ربما يجدر بك أن تقول أنني أحمق و مغفل لأنني أعتقد أن هذا ما تفكر به |
Bunu küçümseme. Sen uygun olduğunu düşünüyorsun diye, bu yaptığını yasal ya da doğru yapmaz. | Open Subtitles | لا ترهق نفسك فقط الذي تفكر به هو سبب وجيه |
Annemin ne düşündüğünü bilmiyorum. Ama benim istediğim bu değil. | Open Subtitles | ولا ادري ما تفكر به امي لكن هذا هو قراري |
Ben de senin yaşlarındayım. Neler düşündüğünü çok iyi biliyorum. | Open Subtitles | كنتُ في عمرك ذات يوم, أعلم بالضبط ماذا تفكر به. |
Bir kadın senin kollarındayken bile gerçekte kimi düşündüğünü bilemezsin. | Open Subtitles | حتى عندما تكون المرأة بين ذراعيك لا تستطيع أبداً أن تخبر بما تفكر به |
Ne düşündüğünü varsayacak kadar saygısızlık etmek istemem sana, ama doğru olanı yapacağından eminim. | Open Subtitles | سأخبرك أنني لن أكون فظاً لأفترظ ما تفكر به ولكنني أعلم أنك ستفعل الصواب |
Oh, sevgilim sen ilksin. O ressamla yatmadım, eğer düşündüğün buysa. | Open Subtitles | أوه عزيزي , أنت الأول بالنسبة لي لم يسبق لي أن نمت معه ان كان هذا ما تفكر به |
Lütfen aklından neler geçtiğini anlatır mısın? | Open Subtitles | ما الذي تفعله؟ أرجوك, ارجوك, أخبرني بما كنت تفكر به بالضبط |
Casper'ı yüzünden vurmaya çalışırken, ne düşünüyordun, aptal? | Open Subtitles | ما الذي كنت تفكر به إطلاق النار على كاسبر في وجهه , هل أنت مختل؟ |
ve onlar da sizin gerçekten ne düşündüğünüzü biliyor ve nasıl birisi olduğunuzu. | TED | وتخيل لو تمكنوا من معرفة ما تفكر به ومعرفة طباعك. |
Asansörün çok yavaş olduğunu düşünüyorsan, evet. | Open Subtitles | نعم,، لو كان ما تفكر به أن هذا المصعد بطيء جدا ً |
Benim gibi insanların deli olduğunu düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | هذا ما تفكر به هؤلاء الناس مُختلين مثلي كذلك |
Sana ciddi bir soru soracağım ve cevap vermeden önce düşünmeni istiyorum. | Open Subtitles | سأطرح عليك سؤال جدياً وأريدك أن تفكر به قبل أن تعطيني الجواب |
Kes sesini salak. Üstüme bir gömlek geçiremez miymişim. düşünebildiğin sadece bu. | Open Subtitles | أصمت يا أحمق، أنا أرتدى قميصاً هذا كل ما تفكر به |
Samanlıkta iğne aramaktan farksızdı, o da aklına gelen her şeyi sordu. | TED | هذا البحث كان بالفعل يماثل البحث عن إبرة في كومة قش. وبالتالي سألت كل شيء يمكنها أن تفكر به. |
Ve aklında yıldız falından fazlası olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | و هو، يعتقد أنك لديك الكثير تفكر به أكثر من مجرد علم الأبراج. |
Bunu yaparken ne düşündün bilmiyorum ama, başlangıç olarak şunu ortadan kaldıracaksın. | Open Subtitles | حسنا أنا لم أكن أعلم ما الذ كنت تفكر به هنا لكنني سآخذ بهذه الطريقة كبداية |
Yumurtalık ve meme kanseri genini düşünüyor. | Open Subtitles | أصبح كل ما تفكر به هو صدرها و وراثة هاذا السرطان |
Bunlardan biri en iyisi olarak görülür ve sizin düşündüğünüz olmayabilir. | TED | أحدهم يعتبر على نطاق واسع الأفضل، وقد لا يكون الخيار الذي تفكر به. |