| Bu yanına kalmayacak, Rocky. Elbet bir gün hesaplaşacağız. | Open Subtitles | أنت لن تفلت بدون عقاب من ذلك، روكى أنا سأصبح مستوي يوماً ما. |
| Sakın ellerini bırakma! Ellerini sakın bırakma! | Open Subtitles | لا تفلت تلك المسكة لا تفلت تلك المسكة |
| Oh, hayır. Özet geçerek kurtulamazsın. | Open Subtitles | لا , لن تفلت من العقاب بهذه الروايه الضعيفه |
| Bundan kurtulamayacaksın! Bütün polisleri başına toplayacağım! | Open Subtitles | لن تفلت من العقاب سيكون هناك شرطة على هذا |
| yanına bırakmayız. Bize bağlandın. Evet. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تفلت بفعلتك هذه يجب أن تكون معنا |
| Ne yani, bunu onun yanına mı bırakacaksın? | Open Subtitles | تقصد أن تقف هناك وتقول لي كنت دعه تفلت من العقاب ؟ |
| Gezip dururken yaptıkların yanına kâr kalır. | Open Subtitles | أن تسافر لكل مكان يمكنك أن تفلت من أي شيء |
| Lütfen bırakma, tamam mı? | Open Subtitles | من فضلك لا تدعها تفلت من أيدك، حسنا؟ |
| Bunu yanına bırakma. | Open Subtitles | لا تدعيها تفلت من العقاب |
| Vince, bana bak! bırakma! | Open Subtitles | انظر إلى يا فينس لا تفلت |
| İlk önce bu anahtarı denemeliyim... eğer bir şeyler yanlış giderse, bu olaydan sen de kurtulamazsın | Open Subtitles | يجب أن أجرب هذا المفتاح أولا إذا كان هناك أي شيء خاطئ، فلن تفلت من هذا |
| Benimle bu şekilde oynayıp kolayca kurtulamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك ان تستغلنى و لا تفلت من العقاب |
| Elimden kurtulamazsın! | Open Subtitles | لن تفلت من هذا بدون عقاب سأحصل عليك |
| Lester, bundan kurtulamayacaksın. | Open Subtitles | ليستر، سوف لن تفلت بدون عقاب من هذا. |
| Bu defa bu yöntemle kurtulamayacaksın. | Open Subtitles | لن تفلت بفعلتك عن طريق الهدايا |
| Senin bunun gitmesine izin vermeyi düşündüğüne inanamıyorum. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أعتقد أنك تفكر بترك هذه الفرصة تفلت من أيدينا |
| Bu fırsatın Kaçmasına izin veremeyiz. İntikam bizim olacak. | Open Subtitles | لا نستطيع ان ندع هذه الفرصه ان تفلت من ايدينا , الأنتقام سوف يكون لنا |
| Sahi ya. Onu elinden kaçırma sakın. | Open Subtitles | حقاً، لا تدعها تفلت من يدك |
| Sadece bil ki her ne yapıyorsan, sonuçlarından kaçamazsın. | Open Subtitles | وفر هذا الخطاب ، فقط وحدك تعلمه أي كان ستفعله لن تفلت منه |
| Bu iş yanınıza kalmayacak. | Open Subtitles | لا تحاول أبد ان تتصنع بعض الخوف , فإنك لن تفلت من العقاب لا؟ |
| O kadının bir cinayetten daha sıyrılmasına göz yumacağım demedim. | Open Subtitles | أنا لن أدع تلك المرأة تفلت بجريمتها مرة أخرى. |
| Seni tüylü top, bundan yırtamayacaksın. | Open Subtitles | انت ايها كرة الزغب لن تفلت ابداً بهذا |
| Bir çocuğu öldürdün, Bundan yakanı sıyıramazsın. | Open Subtitles | -لقد قتلت طفلة، لن يدعوك تفلت بذلك |
| Bundan kurtulamayacak. | Open Subtitles | لن تفلت بفعلتها |
| Yemin ederim bundan paçanı kurtaramayacaksın. | Open Subtitles | اقسم لن تفلت بفعلتك هذه |