emeklilik tehlikesiyle karşı karşıya olan, iki kez boşanmış bir dedektifim ben. | Open Subtitles | أنا محقق مطلّق مرتان و قريب من تقاعده. أنا بالفعل موضة قديمة. |
Sanırım artık birisini Hammond'a gönderip, onun emeklilik planlarını tekrar gözden geçirmesini söylemeliyiz. | Open Subtitles | أعتقد أن الوقت قد حان لإرسال أحد ما لمحادثة هاموند للحديث معه حول إعادة التفكير في خطة تقاعده |
emekli olduğundan beri onu eski oyuncular gününe davet ediyoruz. | Open Subtitles | لقد دعوناه إلى يوم المؤشرات القديمة كل سنة منذ تقاعده |
Geçen ay emekli olma sürecine başlaması için geçici olarak işten uzaklaştırıldı. | Open Subtitles | الشهر الماضي، إضطررت لإقالته من العمل، لسخرية القدر قبل أسبوعين من تقاعده. |
emekliliğine dek 5 yıl boyunca, araştırma ekibinin lideri olarak hizmet verdi. | Open Subtitles | لمدة خمس سنوات حتى تقاعده شغل منصب رئيس الفريق العلمي |
Eğer başarırsa, kriz sona erer... ve Crassus'un emekliliği de süresiz olarak devam eder. | Open Subtitles | إذا نجح ستنتهي الأزمة و ربما يبقى كراسوس في تقاعده الغامض |
Muhtemelen kendi emekliliğini düşünüyordur. | Open Subtitles | على الأرجح أنه قلق بخصوص موعد تقاعده عن العمل |
Çok ilginç, önceki gün emeklilik yemeğinde Gil'in pantolonunu indirdiniz. | Open Subtitles | لا أعرف ذلك مطلقاً في ذلك اليوم، لقد سخرت من جيل في غداء تقاعده |
Görevi bırakmadan önce malı götürecek. emeklilik planı hep böyleydi. | Open Subtitles | سيأخذ الأموال قبل انسحابه لطالما كانت هذه خطة تقاعده |
Şimdi, Rus Büyükelçisi dostumuza konuğumuzu emeklilik yaşamından çıkararak buraya gelmesini sağladığı için teşekkür ederim. | Open Subtitles | والآن, اريد ان اشكر صديقنا السفير الروسى لأقناع ضيفنا بالخروج من تقاعده |
Dinle, babam sana verdiği parayı emeklilik hesabından alıyor. | Open Subtitles | أسمع، أبي يأخذ المال الذي يعطيكَ إياه من حساب تقاعده |
emeklilik maaşını kaybedecek muhtemelen hatta hapse bile girebilir. | Open Subtitles | على الأرجح أنه سيخسر تقاعده وربما يذهب للسجن |
emekli olma ve atılma arasında fark var. Aynı fikirde olmadığımızı kabullenelim. | Open Subtitles | هناك فرق بين تقاعده و الإستغناء عنه لنتفق على أن لا نتفق |
Barley'nin yeni bir ülkeye yerleşme ve emekli maaşı işine el koyuyoruz. | Open Subtitles | نحن نغتصب حق بارلى فى اعاده توطنه و تقاعده , نيد |
Şimdi emekli olduğuna göre, beraber biraz vakit geçirebiliriz. | Open Subtitles | والآن بعد تقاعده سنحت لنا الفرصة اخيرا ان نعيش سويا |
Peter, sakin ol. emekli olarak ilk gecesi bu. | Open Subtitles | بيتر ، هديء من روعك انها ليلة تقاعده الاولى |
Peter Devereaux ve sen 1998'den 2008'deki emekliliğine kadar birlikteydiniz. | Open Subtitles | قمتَ بتدريب بيتر ديفرو منذ عام 1998م حتى تقاعده في عام 2008م |
emekliliğine kadar... | Open Subtitles | حتى موعد تقاعده ؟ |
Sadece parayı ve erken emekliliği açıklamak için kızına anlattığı bir hikayeydi. | Open Subtitles | إنها مجرد قصه قالها لإبنته ليشرح مفاجئة تقاعده المبكر |
Evet, ve ayrıca George Mahon emekliliğini duyurdu, 44 yıl sonunda meclisten emekli oldu. | Open Subtitles | ..نعم و جورج موهان أعلن تقاعده من الكونغرس بعد 44 سنة |
Sürekli Keys'deki bir adada emeklilikten bahsediyordu. | Open Subtitles | لقد كان دائماً ما يتحدث عن تقاعده إلى جزيره ما |
İnsan Emekliliğinin tadını çıkarmak için uğraşıp, didinebilir. | Open Subtitles | ممكن للرجل أن يعمل و يكدح حتى يضمن لنفسه نوع من الرفاهية في فترة تقاعده |
Emin Değil'in kıçını ezmek için emekliliğinden dönen... tarihte yapılmış en büyük- | Open Subtitles | خرج من تقاعده فقط "ليقصف مؤخرة "لست متأكد يقود اضخم مركبة بالتاريخ |
Baş Melek, sıradaki Kira'yı bulmamız halinde, emekliye ayrılınca tahtını Kira'yı bulan kişiye devredeceğine söz verdi. | Open Subtitles | الملك وعد بأن أي شينيغامي يجد كيرا التالي سيحصل على العرش بعد تقاعده |