Bu yüzden umarım uygunsuz davranışlarım için ikiniz de özrümü kabul edersiniz. | Open Subtitles | لذا آمل من كليكما ان تقبلاً اعتذاري الصادق لأجل سلوكي الغير سوي |
İnsanlar içerideyken evlerini onlarla beraber yakmaya tam olarak kabul edilme diyemeyeceğim. | Open Subtitles | حرق المنازل وسكانها في داخلها اليس هو بالضبط ما يمكن أن ندعوه أكثر تقبلاً |
Bir korku karşılığı üret... beyni daha kabul eder hale getir. | Open Subtitles | ،يولد إستجابة الخوف يجعلُ الدماغ أكثر تقبلاً |
Bu yüzden daha derine inmeli, daha az kabul etmelisin. | Open Subtitles | لِهذا يَجِبُ عليك أَنْ تَتقصّى بشكل أعمق, وأن تكون أقل تقبلاً |
- Evet, Nespa'da yaşarlarken doğmuştu orayı terk etmelerinin nedenlerinden biri de çocuğu daha kabul edilebilir bir ortama getirmekti. | Open Subtitles | -نعم لقد ولد حينما كانوا مازالوا يعيشون في (نيسبا) وكان هذا أحد اسباب رحيلهم من هناك أن يأتوا به إلى بيئة أكثر تقبلاً لهم |