"تقتله" - Translation from Arabic to Turkish

• öldürme
• öldürmedin
• öldürmek
• öldüreceksin
• öldürmeni
• öldürüyorsun
• öldürmedi
• öldürmeden
• öldürecek
• öldürebilir
• öldürmen
• öldürmeyin
• öldürmelisin
• öldürmeye
• öldürür

Eğer onu ilk atışta vuramazsan, öldürme sırası ona geçermiş.
, اذا لم تقتله من الطلقه الاولى سينقلب عليك ويقتلك

Seninle geleceğim. Lütfen onu öldürme. Her şeyi yapacağım.
أرجوك لا تقتله أوه، يا إلهى أنا سأفعل أي شيء

Alex'le terapide aranızda her ne olduysa onu sen öldürmedin.
مهما حدث بينك وبين أليكس في العلاج أنتَ لم تقتله

Yalancı, onu öldürmek için tutuldunuz ve ben bunu biliyorum.
أنت كاذب, أنت من المفترض أن تقتله وأنا أعلم ذلك

Bir dahaki sefere caniyle yüzleştiğinde, onu öldüreceksin.
المرة القادمة التي ستقابل فيها هذا الشرير سوف تقتله

Ve bulduğunda da, Tanrı ve Fransa adına, onu öldürmeni istiyorum.
.. وعندما تفعل من اجل الله و فرنسا اتمنى ان تقتله

- Onu sen öldürüyorsun. - Benim gemim!
ـ أنت من سوف تقتله ـ إنها سفينتي

Onu öldürme Altaf. Roketlere bizi o götürecek.
لا تقتله يا ألطاف هو الذي سيأخذنا للصواريخ

Beni dinle. Ne olursa olsun, ben söylemeden onu sakın öldürme. Ne olursa olsun!
أسمعني, لا تقتله قبل أن أخبرك, لأني أريد أن أجعل لموته سبب.

Ve lütfen, Bay Legge, onu gerçekten öldürme, olur mu?
ولو سمحت يا سيد ليدج لا تقتله فى الحقيقة

Bataklıkta dövüştüğünüzde, niye onu öldürmedin?
عندما قاتلتَه في المستنقع, لماذا لم تقتله ؟

Watson, neden şansın varken onu öldürmedin? Yüce İsa, açıl benim için saklanmama izin ver Yüce İsa...
لماذا لم تقتله عندما سنحت لك الفرصة ؟ هيا اسرع

Bana bak sen, öldürmek için onca çaba harcadığın zorbanın öz kardeşin olduğunu daha yeni öğrenmişken, ben kendimi düşünüyorum.
أستمع لي التفكير في نفسي بينما أنت علمت الأن أن الطاغية الذي حاربت من أجل أن تقتله هو اخوك الوحيد

Duyduğuma göre birisini öldürmek için çok güçlü hisleriniz olmalıymış.
سمعت بأنه يجب أن تملك مشاعر قوية للشخص الذي تقتله

Eğer birinin ölmesini istiyorsan, onu kendin öldüreceksin.
صحيح ما يقولونه. لو أردت أحدهم ميتاً، يجب أن تقتله بنفسك.

Onu öldürmeni istemedim. Sandalyeyi boylamanı istemedim.
لم أكن أريد أن تقتله ولاأريدلك الذهابللكرسيالكهربائي.

- Dinle beni! - Onu sen öldürüyorsun.
ـ إستمع إليّ ـ أنت من سوف تقتله

Tam bir hafiyesin hayatim, ama o öldürmedi kocasını.
يا لك من محققة يا عزيزتى, ولكنها لم تقتله

Geçen sefer onu öldürmeden önce o bilgileri sildiler.
المرة الأخيرة , لقد مسحوا معرفة القدماء من دماغه قبل أن تقتله

Zihinlerimizde yer ediniyor ve onu öldürecek sihirli bir kurşun da yok.
لقد استوطن في عقولنا، و ليس هناك رصاصة سحرية سوف تقتله.

O kadar yaşlı ki, bu vereceğimiz haber adamı öldürebilir.
إن ذلك الشخص مسنٌ جداً، هذه الأخبار حرفياً قد تقتله

Onu öldürmen gerekiyordu gezintiye çıkarıp lolipop vermen değil. Lanet olsun!
من المُفترض أن تقتله وليس أن تمنحه جولة على متن مروحية

- Bomba fitiline ihtiyacın olabilir. - Hayır, babam öldürmeyin dedi.
قد يحتاج قاذفة قنابل - أبي قال لا تقتله -

Onu kurtarmak için, insanlığını terk etmeden adamı öldürmelisin.
حتى تنقذها, يجب ان تقتله قبل ان تتخلى عن انسانيتها وتأكل

Şimdi düşününce, Amyas'ı öldürmeye o an karar vermiş olmasına şaşırmam.
بالعوده للماضى لن تصيبنى الدهشه أذا أرادت أن تقتله

Onu öldürebilirdin... ama seni öldürür öldürmez, onu ben öldüreceğim.
أه أه , كان يجب أن تقتله.. لأنني سأقتله بعدما أفرغ منك