O halde, bu doğruysa Endişelenecek bir şeyiniz yoktur değil mi? | Open Subtitles | حسنا اذا كانت هذه هي الحقيقة فلا شئ تقلق حياله ؟ |
- Tanrım. - Endişelenecek bir şey yok. Eminim tatları iyidir. | Open Subtitles | لا شئ تقلق حياله أنا متأكد أن المذاق ما زال جيد |
Evet düşünüyorum, gelmen önemli ve hiç de Endişelenecek bir şey değil. | Open Subtitles | نعم,أعتقد أعتقد أنهُ أمر هام ولا يجب أن تقلق حياله على الإطلاق |
Fakat, endişelenmen gereken insan ben değilim. | Open Subtitles | لكن, لست أنا من عليك أن تقلق حياله |
İstatistiklere dayanarak dert edecek en az bir şeyin olduğuna eminim. | Open Subtitles | بالحديث إحصائياً، أنا متأكد أن لديك شيء كي تقلق حياله |
Sana çok yüksekmiş gibi gelen bir ses duyabilirsin ama Endişe edecek bir şey yok. | Open Subtitles | ستسمع صوتاً قد يبدو مرتفعاً بالنسبة لك. لكنه ليس بالشيء الذي يجب أن تقلق حياله. |
O zaman endişelenmene hiç gerek yok, değil mi? | Open Subtitles | حسناً ، بالتالى فليس لديك شئ تقلق حياله أليس كذلك ؟ |
Söylediğin her kelimeyi kaydediyoruz. Endişelenecek bir şey değil. | Open Subtitles | يجب أن نُسجّل كُلّ كلمةٍ، تنبسُ بها لا شيء تقلق حياله. |
Bu da demek oluyor ki, hikâyesinin gerçek olup olmadığını anlayana kadar bu konuda yapılacak bir şey yok bu da demek oluyor ki Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | والذي يعني إلا إذا وحتى يمكننا التحقق من قصتها فلا يوجد مجال لفعل أيَّ حيال ذلك والذي يعني بأنه لا شيء تقلق حياله |
Endişelenecek hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك ما تقلق حياله."جولي" و صديقها سوف يبقون هنا |
Endişelenecek hiçbir şey yok. Julie ve arkadaşı ben dönene kadar yanında kalacaklar. | Open Subtitles | ليس هناك ما تقلق حياله."جولي" و صديقها سوف يبقون هنا |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | .حسنًا، لا يوجد شيء تقلق حياله |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس من الضروري أن تقلق حياله. |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس لديك ما تقلق حياله |
Endişelenecek birşey yok, tamam mı? | Open Subtitles | ولا يوجد شيئ لكي تقلق حياله |
Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك ما تقلق حياله |
Endişelenecek hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ليس هناك شيء كي تقلق حياله |
Şu anda endişelenmen gereken kişi Bay Doran değil dostum. | Open Subtitles | حسنًا ، السيد "دوران" ليس من يجب أن تقلق حياله ، يا صديقي |
Şu an tek endişelenmen gereken şey biziz. | Open Subtitles | ...كل ما يجب أن تقلق حياله الآن هما نحن |
Asıl endişelenmen gereken Lyle. | Open Subtitles | انه (لايل) من عليك أن تقلق حياله |
Onu dert etme. Benimle birlikte. | Open Subtitles | لا تقلق حياله أنه معي |
- dert etme sen, dostum. | Open Subtitles | مهلًا، لا تقلق حياله يا رفيقي |
Endişe duyacağın kişi ben değilim. | Open Subtitles | لست من عليك أن تقلق حياله. |
Tüyler için endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | أنه ليس الريش عليك أن تقلق حياله |