Deneyin bütün masraflarını ödemeye varım, bahse girerim ki başaramayacaksın. | Open Subtitles | أراهنك أن أدفع كل تكاليف التجربة لو نجحت في ذلك |
Tüm suçlamalar düşürüldü. Sağlık masraflarını sınır dışı edilene kadar devlet karşılayacak. | Open Subtitles | كل التهم سقطت و الحكومة سوف تدفع تكاليف العلاج حتى تستعيد عافيتك |
Şu altı metrelik teknelerin parasını ödemek için ek iş yapıyorlar. | Open Subtitles | جميعهم لديهم وظائف إضافية لتحمل تكاليف زورق الصيد ذو ال18 قدم |
Bu evliliğin yarı parası. çılgınlık. | Open Subtitles | هذه فاتورة بنصف تكاليف الزفاف التى يجب أن أدفعها، إنها غير معقولة |
Ama kiradan aldığım para burası için harcamama ancak yetiyor. | Open Subtitles | لكن ما أحصل عليه من التأجير يفوق تكاليف هذا المكان |
Dava da açabiliriz ama su an avukat ücretini karsilayamayiz. | Open Subtitles | أو يمكننا أن نقاضيها لكن لا نستطيع تحمل تكاليف محامى |
Burada bir berber, parası olan insanların olduğu diğer yerlerdeki berberlerin aldığı ücreti alamaz. | Open Subtitles | تكاليف الحلاقه ها هنا ليست مثل غيرها فى الاماكن الاخرى |
Neden oradaydın? Yolculuk masraflarını kim karşılıyor?" -- tüm bu detayları. | TED | لماذا كنت هناك؟ من يدفع تكاليف رحلاتك؟" كل هذه التفاصيل الصغيرة |
Birinin düğün masraflarını, kardeşinin karşıladığına inanmak çok zor. İnanması zor. | Open Subtitles | من الصعب التصديق أن الأخ هو الذي يدفع تكاليف الزفاف |
Çalışmalarımın masraflarını karşılamak için yapmıştım. | Open Subtitles | فعلتُ ذلك في حينها لكي أحصل على تكاليف دراستي |
Üniversite parasını ödeyemeyecek kadar fakir oldukları için, kredi kuruluşlarına bir trilyon dolardan fazla kredi borçları var. | TED | فقراء جداً ليتحملوا تكاليف الجامعة، وهم الآن مدينون للمقرضين بأكثر من ترلليون دولار أمريكي. |
Hepsi İç Savaşın parasını çıkarmak için- | Open Subtitles | بدلا عن ان تكونوا هناك حيث الذهب في كل مكان الذي يمكن ان يوفي بكل تكاليف الحرب الاهلية |
İnanılmaz olan, onun analistinin parasını da ben veriyorum o iyileşiyor ama ben gittikçe batıyorum. | Open Subtitles | أنني أسدد تكاليف جلسات التحليل الخاصة بها وهي تتقدم نحو الشفاء بينما أنا عرضة للابتزاز |
O kadar pintiler ki, eksiksiz bir muhabire para veremiyorlar. | Open Subtitles | إنهم بخيلون لدرجة أنهم لا يستطيعون تحمل تكاليف صحفي كامل |
Sahibi olan aile, bakım ücretini karşılayamamış. | Open Subtitles | العائلة التي تملكه لم تستطع تحمل تكاليف الصيانة |
Giriş ücreti alırız. Yiyecekleri de yardım olarak toplarız. | Open Subtitles | تغطية تكاليف أحصل على بعض الغذاء التبرعي |
Avukat tutacak paran yoksa mahkeme senin için bir tane atayacaktır. | Open Subtitles | إذا لم تستطع تحمل تكاليف محامي المحكمة ستعين لك واحد 0 |
Elektriğe param yok, buzdolabımı kapat. İçinde hamam böcekleri var. | Open Subtitles | لا يمكنني دفع تكاليف الكهرباء أغلق الثلاجة |
Ödememi istiyorsan piyanoya param yetmez. | Open Subtitles | أنا لا أستطيع أن اتحمل تكاليف البيانو لو تريدني أن أدفع |
Şube öyle meteliksiz ki, kahve filtresi almaya bile paramız yok. | Open Subtitles | ميزانيّة القسم محدودة جدّاً، بل لا يمكننا تحمّل تكاليف مرشحات القهوة |
Güzellik uzmanı da maliyet bütçesinin içinde merak etmeyin. Tamam mı. | Open Subtitles | تكاليف خبيرة التجميل من ضمن الـميزانية، لا تقلق، هل هذا جيد؟ |
Hepimiz biliyoruz ki temiz enerji ürünleri, teknolojileri, yüksek ön ödeme fiyatları ama düşük işletme maaliyetliyle ilişkilendiriliyor. | TED | نعلم جميعا أن منتجات الطاقة النظيفة والتكنولوجيا ذات تكاليف أولية عالية، لكن تكاليف تشغيلها قليلة. |
Sağlık sisteminin Amerika'da pahalı olması kısmen bu davalar ve sağlık sigortaları nedeniyledir. | TED | تكلفة الرعاية الصحية العالية في الولايات المتحدة يعود جزئيا إلى تكاليف التقاضي والتأمين |
Sonra da kızının eğitim masrafını karşılarsın. Üniversite işi sende. | Open Subtitles | ثم قم بدفع تكاليف دراسة ابنتك انه شيء خاص بك |
Gemi sizindir, bayım. Hiçbir ücret ödemeden istediğiniz yere gidin. | Open Subtitles | .السفينة لك, سيدى أذهب حيث تشاء بدون تكاليف |