| Epey bir şey yazıyorsun. yazarken zinde misin? Kendini kaybediyor musun? | Open Subtitles | انا افهم انك تكتبين كثيرا هل تكونين نشيطة و انت تكتبين؟ |
| Köşende kendin hakkında yazılar yazıyorsun. Biraz kolay iş değil mi? | Open Subtitles | في عمودك في الجريدة، انت تكتبين عن نفسك، هل هذا سهل. |
| Bak, cesaretini yitirme. Bence çok iyi yazıyorsun. | Open Subtitles | انظري، لا تفقدي حماسك أظن أنكِ تكتبين على نحو ممتاز |
| Ee Donna, hala kısa hikayeler yazıyor musun? | Open Subtitles | إذاً, دونا, أما زلتي تكتبين القصص الصغيرة؟ |
| Pheobe, içerde bana bir büyü yazmıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | فيبي، إنكِ لا تكتبين لي تعويذة في الداخل، أليس كذلك؟ |
| Eee Phoebe senin cingıl yazdığını söyledi. | Open Subtitles | . لذا فيبى تقول بأنك تكتبين اغانى الأعلانات |
| İnsanların söylediklerini yazıyorsun. Duyduklarını yazıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تكتبين ما يقوله الناس تكتبين ما تختلسين سماعه |
| Kitap mı yazıyorsun, bir caniyi mi yakalıyorsun? | Open Subtitles | هل تكتبين كتابا ام انك تمسكين بالمحتال ؟ |
| Ucube dediğin insanlar hakkında bu haberleri yazıyorsun ama sana yakın birinin onlardan biri olduğunu bilmiyorsun. | Open Subtitles | تكتبين هذه المقالات كلها عن أشخاص تسمينهم غرباء الأطوار ولا تدركين حتى أن أحدهم هو شخص مقرب منك |
| Çok biliyorsun. Karşılıksız çekler yazıyorsun. | Open Subtitles | تتصرّفين و كأنّك تعرفين و تكتبين شيكات لا تستطيعُ مؤخرتكِ دفعها. |
| Üç aydır sekizinci bölümü yazıyorsun. | Open Subtitles | أنت تكتبين في الفصل الثامن منذ ثلاثة شهور الآن |
| Mükemmel biyografiler yazarak ün kazandın ama şimdi tabloid gazetelere dedikodular yazıyorsun. | Open Subtitles | لقد جعلتِ لكتابة اللمحات الذاتية سمعة طيبة... والآن تكتبين ثرثارات شديدة الإيجاز. |
| Bir şey soracağım, bu kitap neyin nesi? Sürekli yazıyorsun. | Open Subtitles | دعيني أسألك ما قصة هذا الكتاب دائماً تكتبين فيه |
| Yoksa kamyonların kasalarındaki tozlara adını mı yazıyorsun? | Open Subtitles | هل تكتبين اسمكِ مراراً وتكراراً في القاذورات على مؤخرة الشاحنات؟ |
| İK'daki dosyada 26 yaşında olduğun yazıyor ama 40 yaşında biri gibi yazıyorsun. | Open Subtitles | ملفك بالموارد البشرية يقول أنكِ بعمر الـ26 لكنكِ تكتبين بمثل عمر الـ40 |
| Ona "Sevgili John" şeklinde bir mektup yazmıyorsun değil mi? | Open Subtitles | إنكِ لا تكتبين له نوع الرسائل التي تبدأ بعزيزي، أليس كذلك؟ |
| Kişisel olduklarını biliyorum ama onları sakince dinlerdi ve o mektupları ona yazdığını düşünürdü. | Open Subtitles | أعني أعرف أنها شخصية لكن كنت أقرأها له وأجد تلك النظرة على وجهه أقسم لك أظنه تخيل أنك كنت تكتبين له |
| Belliki, tanıdığınız insanlar ve aşina olduğunuz olaylar hakkında yazıyorsunuz. | Open Subtitles | من الواضح أنكِ كنتِ تكتبين عن أشخاص وأحداث عشتها بالفعل... |
| Bana sen mi yazdın? - Zarfın içine bakın. | Open Subtitles | إذاً، انتِ التى كنتِ تكتبين لى فقط انظر داخل الظرف، سيدى المفوض |
| Sen yazarsın, ben matbaada altına adımı yazarım ve komisyonumu alırım. | Open Subtitles | تكتبين ما تريدين و أطبعه أنا باسمي و آخذ العمولة |
| Sadece ödevini yazmak istemiyorsun. | Open Subtitles | أنتي فقط لا تريدين أن تكتبين ورقتك . صحيح ؟ |
| Bu buluşu yıllar sonra yazacaksın. | Open Subtitles | انك سوف تكتبين تقرير عن هذا لمدة 7 سنوات هل انتى مهتمة بالقضايا المجنونة |
| Nasıl davranmamı istediğini neden bir kağıda yazıp dosyaya koyup üzerine etiket koyup; | Open Subtitles | أكره ذلك حقاً لماذا لا تكتبين الطريقة التى تريديننى أن أتصرف بها |
| Roman yazmıyor muydun? | Open Subtitles | الا تكتبين رواية؟ اخبرتني انكٍ تكتبين. |
| Bir daha böyle büyük bir saçmalık yaparsan seni Arena Football için tanıtım yazmaya öyle çabuk yollarım ki o minik başın döner. | Open Subtitles | إذا فعلتِ هذا مرة أخرى سأجعلكِ تكتبين المقدمات لقاعة كرة القدم بسرعة كبيرة بحيث يجعل رأسكِ الصغير يدور |
| Seni mezarlıkta gördüm, günlüğüne bir şeyler yazıyordun. | Open Subtitles | لقد رأيتكِ بالمقبرة و أنتِ تكتبين بمفكرتكِ. |
| Annenin dediğine göre okulda bir hikaye yazıyormuşsun. | Open Subtitles | قالت أمكِ أنّكِ كنتِ تكتبين قصّة في المدرسة. |