Evde televizyonun ve fahişelerinle o kadar çok oturdun ki üstünlüğünü kaybettin. | Open Subtitles | أنت جلست في المنزل لمدة طويلة مع تلفازك وعاهرتك ولقد خسرت حدتك |
Buraya televizyonun için gelmedin. Bunu ganimet toplamak için özellikle zamanladın. | Open Subtitles | أنت لم تأتي إلى هنا من أجل تلفازك اخترت هذا الوقت لتحقق مكاسبك |
Önce biraz geriye gidelim. Bira şişesiyle televizyonunu mu kırdı? | Open Subtitles | *ولكن دعونا نتراجع قليلاً* لقد كسرت تلفازك بزجاجة بيرة ؟ |
Bu konuda bir şüphen varsa televizyonunu aç. | Open Subtitles | إذا كان لديكِ شكوك بشأن ذلك ، افتحي تلفازك |
onları görüyor musun, hemen televizyonu aç. | Open Subtitles | لنذهب أهذا ما تقدمه الم تفهم مدى ضخامته يا زبوني افتح تلفازك الآن |
Çok kötüyüm. TV, müzik seti, her şey gitmiş. | Open Subtitles | اشعر كالمغتصبة تلفازك و الستيريو ،كل شيء راح |
Büyük ekran Televizyonunun parasını bu şekilde mi ödedin? | Open Subtitles | أهكذا تدفع ثمن شاشة تلفازك الكبيرة ؟ |
Birkaç dakikalığına televizyon izleyebilir miyim? | Open Subtitles | اتعتقدين انه بأمكانى مشاهدة تلفازك لبعض الدقائق؟ |
Ben de portatif Televizyonuna acilden aldığım vericili süngerlerden yerleştirdim. | Open Subtitles | وانا وضعت احد لاقطات التردد المغطاة باسفنجة في تلفازك المحمول |
Ama zeki birisiniz çünkü saatleriniz, televizyonunuz ve tüm gereçleriniz var. | Open Subtitles | ولكنك ذكي، لأن لديك تلفازك وساعاتك وأغراضك |
- Ayrıca eski Televizyonunuzu nehre atamayacağınızı da söylemek istiyor. | Open Subtitles | لا! والحكومه تريد ان تخبرك انك لا تستطيع ان ترمي تلفازك القديم في النهر |
televizyonun birden bire bozulduğunda görüşürüz. Acil durum. | Open Subtitles | انا متاكده بانني سأراك عندما يتعطل جهاز تلفازك بشكل غريب حالة طارئه |
Teşekkürler. Kendi televizyonun var. | Open Subtitles | شكرا لكِ. أحضرت لك تلفازك الخاص، |
Diyorum ki senin televizyonun sesini çok rahat duyuyorum. | Open Subtitles | . يمكننى أن أسمع تلفازك بوضوح |
Higuchi, bu çok kötü. televizyonunu aç. | Open Subtitles | هذا سيء يا هيجوتشي ، قم بتشغيل تلفازك |
Keşke şu LCD televizyonunu çok beğendiğimi söyleseymişim. | Open Subtitles | كان يجب علي أن أطري على تلفازك |
Sadece televizyonunu neden aldığını bilmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط أن أعرف لمَ اشتريت تلفازك |
Gelecek hafta televizyonu açıp başkanın öldüğünü görmeni, ve "bunu önlemek için bir şeyler yapabilirdim" demeni istemiyorum. | Open Subtitles | لا اريدك ان تري علي تلفازك الاسبوع القادم خبر اغتيال الرئيس و تعلم انك كنت تستطيع القيام بشيئ تجاه هذا |
Kablolu kanalları bozulmuş, bu yüzden televizyonu burada izlemek için gelip gelemeyceğini söyledi, ben de ona evet, tabiki dedim. | Open Subtitles | لذا كان يسأل اذا كان بامكانه القدوم الى هنا للمشاهدة في تلفازك و أنا أخبرته نعم بالتأكيد |
Çok kötüyüm. TV, müzik seti, her şey gitmiş. | Open Subtitles | اشعر كالمغتصبة تلفازك و الستيريو ،كل شيء راح |
- Televizyonunun boyu ne? | Open Subtitles | - ما مقاس تلفازك ؟ . -ماذا ؟ |
Onu anılarına gömüp, televizyon koltuğuna gömülecek geri kalan hayatını günlük TV tarafından uyuşturularak geçireceksin. | Open Subtitles | وتراجع ذكرياتك وتتندم عليها وستبقى امام تلفازك البائس لبقية حياتك التعيسة |
Televizyonuna ateş edebilirsin, kafayı bulabilirsin her neyse. Benle konuşmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | و تحطيم تلفازك وتدخين الحشيش مهما يكن ما تفعله |
Acaba televizyonunuz nasıl çekiyor diye bakabilir miyim? | Open Subtitles | لا أقصد إزعاجك كنت أتساءل إن كان يمكنني... أن أرى استقبال تلفازك |
Televizyonunuzu da mı kaybettiniz? | Open Subtitles | هل أضعت تلفازك, أيضاً؟ |
Haklısın, imkansız. Televizyonunla sohbet ediyorsun. | Open Subtitles | أنتَ محق هذا مستحيل، أنتَ تتحادث مع تلفازك |
Senin yüksek çözünürlüklü televizyonunda maç seyretmeye bayılıyorum. | Open Subtitles | هذا رائع يا رجل انا أحب مُشاهدة المُباريات على تلفازك العالى الوضوح أستمر فى جلب علب البيرة |
televizyonunuzun bir şeyi yok. | Open Subtitles | لا يوجد عيب في شاشة تلفازك |