Bu bilgi yalnız bir avuç aktif görev pilotuna verilir. | Open Subtitles | فقط حفنة من طياري الخدمة الفاعلة مُؤْتَمنون على تلك المعلومات |
Yeterince bu sıralı yığınlardan topladığım zaman Bu bilgi ne olabilir diye bir fikir yürütmeye başladım. | TED | عندما أجمع ما يكفي من تلك المتتاليات، تبدأ فكرة دقيقة في التكون لدي عن ماهية تلك المعلومات. |
Üçüncü kural, ben bu bilgiyi geri aldığımda o sadece birinin boyu, kilosu ve nerede doğduğu bilgisinden ibaret değil, onun bağları olmalı. | TED | الشرط الثالث هو أنني عندما أحصل على تلك المعلومات فهي لا تحوي فقط طول ووزن شخص ما أو متى وُلد، هي تحوي علاقات. |
Bütün bu bilgiyi anahtarlığı tutarak mı elde ettin ? | Open Subtitles | حصلت على كلّ تلك المعلومات فقط بمعالجة تلك السلسلة الرئيسية؟ |
Tüm bu bilgileri ben gittikten sonra da öğrenmiş olabilirsiniz. | Open Subtitles | رُبما علمتِ تلك المعلومات من عدّة مصادر في هذا المساء. |
Fakat bu da muhtemel bir sıkıntı doğurur çünkü bütün bu bilgiye anlam katabilmek için onu işleyebilmemiz gereklidir. | Open Subtitles | لكنّ ذلك يتضمن عيب محتمل، لأنّ و لفهم كلّ تلك المعلومات نحن بحاجة إلى أن نكون قادرين على معالجته. |
Bütün bu bilgiler serbest kalırsa, özgür irademiz de kalmaz. | Open Subtitles | مع انكشاف كل تلك المعلومات لن تكون لدينا إرادة حرّة |
Genellikle biz bu bilgiyi aldığımızda, bunun kimleri etkilediğini veya Bu bilginin nasıl bize ulaştırıldığını unutuyoruz. | TED | و غالباً، عندما تصلنا هذه المعلومات، فإننا ننسى من تؤثر عليهم أو كيف تصلنا تلك المعلومات. |
Tam aksine, karalama yapmak, tam da bilgi yoğunluğunun ve ve o bilgiyi alma ihtiyacının çok yüksek olduğu o durumlarda kullanılması için teşvik edilmeli. | TED | بل على العكس من ذلك ، ينبغي التشجيع على الخربشة في تلكم الأماكن حيث كثافة المعلومات عالية جدا وضرورة معالجة تلك المعلومات تكون عالية أيضاً |
Bu bilgi; Google, Facebook gibi şirketler tarafından insanların nerede olduğuna dair bilgi toplamak için geliştirilen haber akışı ve arama gibi araçları güçlendirir. | TED | تلك المعلومات مسيطر عليها بأجهزة مشغلة من قبل شركات مثل قوقل وفيسبوك للحصول على معلومات في أماكن تواجد الناس بالفعل، مثل آخر أخبارهم وبحثهم. |
Bu bilgi, safça kendime defalarca tekrar ettiğim gibi gizlidir. | Open Subtitles | تلك المعلومات كما قلت مراراً لنفسي أنها سريّة. |
Coretta, Bu bilgi için benden 10 dolar kopardı. | Open Subtitles | كوريتا تريد أن تتقاضى مني مبلغ عشر دولار مقابل تلك المعلومات |
Bu bilgi iki haftalık, Sayın Başkan. | Open Subtitles | حسنا ، سيدى الرئيس ، تلك المعلومات مضى عليها أسبوعان |
Bu bilgi bir gün hayatını kurtarabilir. | Open Subtitles | تلك المعلومات يمكن أن تنقذ حياتك، يوما ما. |
Ve planım, bulunduğum bu durumdan kurtulmak için bu bilgiyi kullanmak. | Open Subtitles | ونيتي استخدام تلك المعلومات للهرب من الوضع التي وجدتُ نفسي فيه |
Tabii ki de bu bilgiyi alıkoyup kendime saklamaya karar verirsem başka. | Open Subtitles | الا اذا قررت بالطبع حجب تلك المعلومات وان ابقيها فقط لنفسى كَسِرّ |
Arabanın tahmini yerini bulmak için bu bilgiyi bir GPS ünitesine aktarıyoruz. | TED | نحن نربط تلك المعلومات مع وحدة نظام تحديد المواقع للحصول على تقدير لموقع السيارة. |
bu bilgileri, benim davranışlarımın ve sınıf arkadaşlarımın davranışlarının öncülük ettikleri öğrenme topluluğu için yıkıcı olduğunu anlatmada kullandılar. | TED | واستخدموا تلك المعلومات لمساعدتي على فهم لماذا كانت تصرفاتي وزملائي في الفصل مدمرة للمجتمع التعليمي الذي يتعاملون معه. |
Tüm bu bilgiye nereden ulaştığı bir tarafa yazarın gerçek adını bile bilmiyorum bunları nereden öğrenmiş, vesaire. | Open Subtitles | ناهيك عن مصدر حصوله على كل تلك المعلومات هل هو خبير فى مجاله وهلم جرا . همم ؟ |
Bir sürü Mars askeri bu bilgiler için canını verdi. | Open Subtitles | العديد من جنود المريخ ضحوا بحياتهم من أجل تلك المعلومات |
Kovulması için, Bu bilginin dosyasına konulmaması hususunda anlaşmışlar. | Open Subtitles | ..من أجل إنهاء خدمته . وافقوا على عدم وضع تلك المعلومات في ملفه |
O zaman o bilgiyi mümkün olduğunca çabuk almamızı sağla. | Open Subtitles | إذاً ، سنحصل علي تلك المعلومات وقتما نستطيع |
Birileri o bilgileri kasten silmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أنّ أحدًا محى تلك المعلومات عن قصدٍ. |
Dilediğin şeye inanabilirsin. Ama o bilgi buradan asla çıkmayacak. | Open Subtitles | أنت يمكن أن تعتقد مهما أنت الحاجة، لكن تلك المعلومات لن يفهمه. |
Üzgünüm, efendim, bu bilgilere erişemem. | Open Subtitles | ,َ آسفه سيدي.ليس بإمكاني الدخول إلى تلك المعلومات |
Size herhângi bir bilgi veremem. Kendisine mesaj atın. Atamam. | Open Subtitles | .لا يمكنني منحك شيء من تلك المعلومات لمَ لا تراسلها؟ |
Sizin için bir bilgim var. | Open Subtitles | عندي تلك المعلومات لك. |
Bu bilgiyle komisyon asla ailenin etnik kökenini bilmeden bir tavsiyede bulunuyor. | TED | وعلى ضوء تلك المعلومات تقدم اللجنة توصيتها، دون أن تعرف هوية الأسرة أوعرقها. |