"تمامًا في" - Translation from Arabic to Turkish

    • Tam
        
    • tamamen
        
    Bu yolculukta uzun bir süre Tam anlamıyla kendi başımızaydık. TED لقد كنا لوحدنا تمامًا في هذه الرحلة لوهلة من الزمن
    Sonraki birkaç yılda, Seattle'da Tam ölçekli insan geri dönüşüm tesisi kurmak bizim amacımız oldu. TED في السنوات القليلة القادمة، سيكون هدفنا بناء أول منشأة شاملة للتسميد بواسطة الإنسان تمامًا في مدينة سياتل.
    O korkunç günden ne hatırladığınızı Tam olarak anlatır mısınız bana? Open Subtitles هل من الممكن أن تخبريني ما الذي حدث تمامًا في ذلك اليوم الرهيب
    Eğer birinden biri istemeseydi, davranış bir suç olurdu, etkisinin doğasına tamamen aykırı. TED إذا لم يرغب إحداهما لأُعتبرت جنحة تختلف تمامًا في طبيعة تأثيرها
    Yabanda tamamen farklı mikrobiyomları olduğunu görebilirsiniz. TED لذا يمكنكم رؤية أنها تمتلك نبيتين مختلفين تمامًا في البرية.
    Varoşların ortasında Tam kapasiteli bir uyuşturucu lavoratuvarı. Open Subtitles معمل خدمة كاملة للمخدّرات تمامًا في وسط الضاحية
    İkincisi Tam sırtından girip, onu pencereden içeri sokmuş. Open Subtitles الثانية أصابته تمامًا في منتصف ظهره و أرسلته عبر النافذة
    Burada yeni bir kısım, bu alanın yepyeni bir kısmı oluşur, Tam o anda sizin için olası olan o noktaya ulaşmadan önce ön görmenizin mümkün olmadığı bir şeydir bu. TED ما يحدث هو أن هناك جزء جديد، جزء جديد تمامًا في ذلك الفضاء، ويصبح ممكنًا لكم في هذه اللحظة بالذات، بدون حتى تواجد الإمكانية لكم أن تتوقعوا حدوث هذا قبل وصولكم لتلك النقطة.
    6,07 dönüm içerisinde hurma ağaçları, bir bahçenin etrafını saran bu üretken böğürtlen çalılığı var ve ayrıca, Oakland şehrinin Tam ortasında, merkezinde. TED مساحته 1.5 فدان من أشجار فاكهة الكاكا، وأشجار العليق المثمرة التي تدورُ الأفاعي حول حديقة الملكية المشتركة، وبالمناسبة، إنه تمامًا في وسط أوكلاند المتحضرة.
    CQ: Lauren ile birbirimizi tanımaya başladığımızda Tam 2012 başkanlık kampanyasının ortasıydı ve siyaset üzerine sohbetlerimizin çoğu şaka ve müziplikten ibaretti. TED كيتلين: عندما تعرّفت على لوران، كنا تمامًا في منتصف الحملة الرئاسية لعام 2012، وكانت معظم محادثاتنا السياسية في البداية تقتصر حقيقة على النكات والمزح.
    Şu an Tam olarak çalışmıyor. Open Subtitles إنّها لا تعمل تمامًا في هذه اللحظة.
    Yangını söndürdüğüm için barakadan çıkarmış olsanız da aranızda Tam anlamıyla yerim olması için önümüzde uzun bir yol olduğunu biliyorum. Open Subtitles لقد سمحتم لي بالخروج من الكوخ بسبب أفعالي الحسنة ولكني أعلم أنه لا يزال هناك طرق أخوضها قبلما أعود تمامًا في هذا المجتمع
    Tam olarak kontrolünü kaybetmeye başladığı zamana denk geliyor. Open Subtitles ذلك تمامًا في وقت قريب من بدأ (باكيت) للإمتلاء غضبًا.
    Tam bembeyaz hayalarıma yolla! Open Subtitles تمامًا في كيسي الأبيض للجوز
    Sam ve Dean Tam olarak benim istediğim yerdeler. Open Subtitles إن (سام) و (دين وينشستر) تمامًا في المكان الذي أريدهما به
    Tam da amigolarıma geldi. Open Subtitles تمامًا في خصيتاي.
    Houston gibi nehir deltalarının üstüne kurulmuş şehirlerde bu binalar eninde sonunda tamamen suya kapılarak yakınlarındaki kanalları ezilmiş beton ile doldururdu. TED في المدن المبنية في دلتاوات الأنهار كمدينة هيوستن، هذا النوع من الأبنية سيغرق تمامًا في النهاية، مالئًا روافد الأنهار القريبة بقطع الأسمنت.
    Turlardaki olasılıklar ve sonuç tamamen aynıdır. TED الفرص والنتائج متطابقين تمامًا في كلتا الجولتين.
    Tüm bu duygular, kendinden şüphe etme, hatta kendine zarar verme, oyunumuzda tamamen yok olmaz. TED كل تلك المشاعر، سواء كانت انعدام الثقة بالنفس، أو حتى تدمير الذات، لا تختفي تمامًا في لُعبتنا.
    Hatta bazen tamamen rasgele şeylerde bile. Open Subtitles بعض الأشياء تبدو هراء تمامًا في بعض الأحيان
    - Aslında, bu tamamen doğru değil. Open Subtitles في الواقع هذا ليس صحيحًا تمامًا في آخر مرة استخدمناه فيها

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more